English
Menü
Kapadokya Rehberi
Peribacası Dergisi
Peribacası Kapadokya Yayınları
Kapadokya Firmaları
Kapadokya Fotoğrafları
Kapadokya Fotoğrafçıları
Kapadokya Haritaları
Kapadokya Karikatürleri
Kapadokya ve Sanat
Kapadokya Yazıları
Kapadokya Yayın Arşivi
Kapadokya Efemera ArÅŸivi
Kapadokya Video-Film ArÅŸivi
Sosyal Medya Adreslerimiz
Sivil Toplum Kuruluşları
Önemli Telefonlar ve Linkler
Site Güncellemeleri
Belge ve FotoÄŸraflarda Kapadokya
Firma Arama
Åžehir
İlçe-Belde
Hizmet Alanı
Firma
Anket

Sanat ve müzik festivalleri Kapadokya'ya olan ilginin artmasını sağlıyor mu?
       
Evet.
Hayır.
Mail List
Yeni Kayıt
Åžifremi Unuttum

CANAVAR

Yazan: Prof. Dr. Emrullah Güney

10 Kasım 1938. Perşembe. Saat 11.30...

Türk ulusunun UluÄŸ BaÅŸbuÄŸu Müşir Halaskar Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluÄŸa göç ettiÄŸini, radyo daha yaygın olmadığından, karakollar köylüye duyurdu. Ata’nın hasta olduÄŸu biliniyordu. Ama, umut iÅŸte. Belki,  iyileÅŸir diye bekliyordu herkes. Köyden kente her yerde, o gün yaÅŸam durdu. Derin bir acı elle tutulur, gözle görülür oldu. GüneÅŸ kara bulutların ardında yitip gitmiÅŸti. Gökler de sanki Türk ulusuyla aÄŸlar gibiydi. Sulusepken kar yağıyordu. Ortalıkta sis, duman. NevÅŸehir’de esnaf dükkanını açıp da içeri girmek, iÅŸ yapmak istemedi. 

Kunduracı Ömer AÄŸa bir-iki mes dikti.  Dalgın, düşünceli…Tadı yoktu. Bıraktı. Evine gitti. Gözlerinde yaÅŸ. AÅŸevi sahibi Ä°brahim AÄŸa köylüleri beklediyse de kimse gelip bir tas çorba içmedi. Cumhuriyet Ä°lkmektebi BaÅŸmuallimi Hamid  Bey, o acılı günde tüm muallimleri önce odasında topladı, Halaskar Gazi PaÅŸamızın sonsuzluÄŸa yürüdüğünü anlattı, sonra evlerine gönderdi; ders yapılamıyordu çünkü. Bir gün de olsa tatili büyük sevinçle karşılayan çocuklar, ilkmektep, ortamektep talebeleri sessizce evlerine yollandılar. Yarıya indirilmiÅŸ bayrak, direkte yaslı yaslı, boynu bükük duruyordu; dalgalanmıyordu. Bayrak da, sanki halkın büyük acısını anlamış gibiydi. Melegübü’nün Suvermez köyünün, eski Karamanlı Ortodoks Türk halkının kilisesinden çevrilmiÅŸ ilk mektebinin tek muallimi Şükrü Güney, derin üzüntüsünü, öğrencilerine Ä°stiklal Harbini, Atatürk’ü anlatarak, ÅŸiirler okuyarak geçirdi.  Dört yaşındaki oÄŸlu Yücel de öğrencilerin arasına girmiÅŸ, dinliyordu.

Åžiir Yusuf Ziya Ortaç’ın (Akbaba Mizah Mecmuası sermuharriri)  idi.

26 Ağustos gece sabaha karşı,
Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı.

Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,
Altüst oldu siperler, eridi demir ağlar.

Fırtınadan yeleli, yıldırımdan kanatlı
Alevlerin içinden geçti binlerce atlı.

Akdeniz ayakları altında ordumuzun,
Mavi bir atlas gibi serilmiÅŸti upuzun.

Süngüler ilk amaca tam ondört günde vardı,
O gururlu Yunanlar yere düşüp yalvardı.

Şiiri bitirince gözyaşlarını tutamadı. Öğrencilerin arkasında köyün ileri gelenleri, mübadiller, yerliler, ergin insanlar da vardı. Nevşehir Kazası Adliyesinde davalar ertelendi. Yargıç, savcı, mübaşir önce memur kulübüne gittiler, sonra evlerine dağıldılar.

Damat İbrahim Paşa Camisi önünde, öğlen ezanını bekleyen yaşlılara, imam Lütfi Efendi anlatıyordu:

 "Osmanlı’nın son zamanlarında bir ay ramazanda cer hocası olarak köylere imam dururduk. Cer Arapça’da dilenci manasına da gelir. Bilhassa 3 aylarda imam durursun. Amma, köylü kurnazdır; harman yerinin son süprüntü zahiresini verirdi bize. BuÄŸday lüküs, yok ...Çavdar, yulaf…DeÄŸirmene götürüp öğütemezsin. Satsan, en düşük fiyattan. Cer hocası tahılı derlerdi, ancak tavuÄŸa yem olur…Halaskar Gazi PaÅŸam, bizi adam yerine koydu da aylığa baÄŸladı. Dilenci olmaktan O’nun sayesinde kurtulduk. Mekanı cennet olsun, kabrine nur yaÄŸsın!...”

Yaşlı insanlar, derin bir üzüntü içinde, fatiha okudular.
Biraz sonra öğlen vaktini haber veren ezan, Türkçe duyuldu…

Çat köyünden Yusuf aÄŸa, bir gün önceden, kehribar gibi kızarmış üzüm salkımlarını küfelere yerleÅŸtirmiÅŸ, avludaki at arabasına yüklemiÅŸti. Sabah Melegübü köylerine götürüp satacaktı. Atatürk’ün fani dünyadan göçtüğünü öğrendiÄŸi zaman derin bir hüzün kapladı içini.  Dünyanın boÅŸluÄŸunu düşündü.

“Gazi PaÅŸa da göçüp gittikten sonra, üzümü satsan ne olacaaak,
para kazansan ne olacaaak?”
dedi yüksek sesle.

Evdeki kadın, kız, gelin ellerini önlerinde kavuÅŸturup boÅŸ boÅŸ baktılar. Ãœrgüp’te de ilkmektepte dersler yapılamadı. Talebeler evlerine gönderildi. Çökek köyü ilkmektebi muallimi Göreli Halil Özer, gözyaÅŸlarını tutarak, talebeye Atatürk’ü yitirdiÄŸimizi açıkladı. Biraz sonra Ä°stiklal Harbi gazileri baÅŸsaÄŸlığına geldiler. Büyük üzüntülerini savaÅŸ anıları anlatarak azaltmaya çalıştılar.

Uzun uzun kavaklar,
Dökülüyor yapraklar,
Ben atama doymadım,
Doysun kara topraklar.

Doktor doktor kalksana,
Lambaları yaksana,
Atam elde gidiyor,
Çaresine baksana.

Ürgüp çarşısında semerci ustası Hakkı Ağa bıraktı işini gücünü. Ağladığını kimseye göstermemek için dükkanına kapandı, kapıyı arkadan koraladı. Evlerde halı dokuyan kızlar mani söylemeyi, türkü çağırmayı kestiler. Dalgın dalgın ilmek attılar. Aravan köyünden İsmail Ağa, bitirgen kayısılarını Ürgüp çarşısına götürüp bir bakkala verecekti, vazgeçti.

“Ne doymazmışsın kara toprak!
 Koca Kemal PaÅŸa’yı da baÄŸrına alıyorsun ya”
dedi efkarlı efkarlı.

Damsa koyağı sisler puslar içindeydi. Refik Başaran aldı sazı eline, ağıt yakmağa çalıştı.

Gomutandı, muallimdi, insandı…
Gelmedi dünyaya onun gibi birisi.
Yedi düvele garşı goydu da,
Yenemedi Kemal PaÅŸam, sinsi derdini.

Gözyaşlarını tutamadı Başaran. Ağıtı tamamlayamadı. Sazını duvara astı.

TaÅŸkınpaÅŸa köyünde tek başına yaÅŸayan Nazik Bacı’nın o gün koyunu eve dönmedi. Çoban da bilmiyordu hayvancağıza ne olduÄŸunu. Suçlanmıştı. Sürü köye girdikten, koyunlar evlere dağıldıktan sonra anlaşılmıştı durum. Zavallı kadına acıyan birkaç komÅŸusu, Avlağı dağına koyunu aramaÄŸa çıktılar.  Nazik Bacı, sonunda kendi buldu hayvanı: Bir iki parça yünlü deri, kemikler…

Kadıncağız dövüne dövüne ağlamağa başladı.
Aşağılara, Damsa koyağına doğru, kurda kargış yağdırıyordu.

“Canavaaar, canavar! Kemal PaÅŸamın öldüğünü duyduuun.  Guzumu yidiiin!  Seni de baÅŸga canavarlar parçalasııın…BaÅŸga canavarlar da seni yisiiiinn! PaÅŸam yaÅŸasaydı yiyebilir miydiiin guzumuuu?”

Okunma Sayısı Okunma Sayısı: 5284 Eklenme Tarihi Tarih: 2010-11-09

NevÅŸehir Hava Durumu
Seçimi Hatırla
İl Seç
İstatistik
Toplam : 90528330 ziyaretçi
Bugün : 22010 ziyaretçi
Dün : 61859 ziyaretçi
S. Yükleme Süresi : 0.23 sn

toplu mail


Copyright 2009 - Tüm hakları saklıdır. Sitemizdeki tüm fotoğraf, yazı, doküman ve düşünce ürünleri 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Kaynak gösterilerek dahi kopyalanamaz. Aksine davrananlar hakkında avukatımız aracılığı ile hukuki takibat yapılacaktır.
 

cappadocia@cappadociaexplorer.com