Yazan: Ayça Olcaytu İşçen AÄŸustos 2004 Ãœrgüp, Avanos, Göreme ya da Uçhisar’da yüksek bir yere çıkıp da yönünüzü Avanos’a döndüğünüzde kasabanın yaslandığı yamaçların üst kısmında yemyeÅŸil bir alan hemen gözünüze çarpar. Çırılçıplak arazide bir vaha gibi uzanan ve BaÄŸlar Mahallesi olarak anılan bu alan Kapadokya’nın belki de en yeÅŸil yeri. Bölgenin turizm firmalarından Efor Turizm’in sahibi Osman Yüksel’in bu mahallede bir bağı olduÄŸunu öğrenince programımıza burayı da eklemekte gecikmedik. Osman Yüksel, bizi tüm misafirperverliÄŸiyle ağırlayarak heyecanla anlattı bağında yaptıklarını. Biz de, çardaktaki serinliÄŸin, rüzgarın aÄŸaç dallarında çıkardığı sesin, çeÅŸit çeÅŸit çiçek kokularının ve bir demlik çayın eÅŸliÄŸinde dinledik bu bağın öyküsünü. Uzun yıllar gazetecilik yapan, halen bir turizm acentası sahibi olan Osman Yüksel’e ilk sorumuz “BaÄŸcılık da nereden çıktı?” oldu. “Ben bu bölgenin çocuÄŸuyum, Göreliyim. Burada doÄŸdum ve büyüdüm. Asıl amacım, üniversite yıllarından beri bir çiftlik sahibi olmaktı.” diye cevapladı ve bakın daha neler söyledi...
Körlük’ün baÄŸ olma öyküsü... “Avanos’un ilk seyahat acentasını 1988’de ben kurdum. Güray ÇömlekçiliÄŸin sahibi olan Güray Tüysüz o zamanlar acentamızın temsilciliÄŸini yapıyordu. 1989 Aralık ayında bir gün, babasıyla birlikte beni köy bağı denilen bölgeye götürdüler. HerÅŸeyin donduÄŸu bir ayda, burada eldesti iriliÄŸinde üzüm salkımları vardı. Çok ÅŸaşırdım tabii. O üzümlerden koparıp yedikten sonra bu bölgede bir baÄŸ sahibi olmaya karar verdim. 7 yıl sonra 1996’nın sonlarına doÄŸru buranın satılık olduÄŸu öğrendim ve pazarlık bile etmeden, hemen satın aldım. Çok kötü, bakımsız, bir baÄŸdı; yani körlüktü. BaÅŸka engellerle de karşılaÅŸtık. Avanoslular bizi önce kabullenemedi. BaÄŸ evi yapıp kadın oynatacağız, oturak alemleri yapacağız sanıyorlardı. Ama yapmak istediklerimizi görünce kabullendiler ve ÅŸimdi herÅŸeyi bize danışıyorlar.” Osman Yüksel, insansız, elektriksiz ve susuz bir yıl geçirdikten sonra ertesi yıl öncelikle suyu bulmak için sondaj yaptırmış, ancak olumlu sonuç alamamış. 600-700 m. ilerden elektrik getirmiÅŸler, sonra herÅŸey hızla ilerlemiÅŸ, sondajlarda 260 metreye kadar inmiÅŸler. İçimi ve kalitesi güzel bir maden suyu bulup MTA’da içerik analizini yaptırmış, kalp hastalıklarına iyi geldiÄŸini öğrenmiÅŸler. Åžimdilerde baÄŸdaki küçük havuzu maden suyuyla doldurup içine giriyorlarmış ÅŸifa olsun diye. BaÄŸda aÄŸaç ve üzüm çeÅŸitleri çok azmış. Babadan kalma iyi bir aşı bilgisi olan Yüksel, aÄŸaç sayısını çoÄŸaltmak, bir aÄŸaçtan iki-üç çeÅŸit meyve alabilmek için aynı aÄŸaca farklı aşılar yapmış. ÖrneÄŸin, aslı erik olan aÄŸacın bir tarafına reçellik sarı erik, bir tarafına olgunlaÅŸmadan yenilmeyen sofralık erik, diÄŸer tarafına da kayısı aşılamış. Aşının formülünü ise şöyle anlatıyor: “Tek çekirdekli aÄŸaçlar birbirlerinin ailesidir, genleri uyuÅŸur. Yani ÅŸeftali, badem, kayısı ve erik. Bu dördünün hepsine de birbirlerini aşılayabilirsiniz. Denedik, baÅŸarılı da olduk; ÅŸu anda meyvelerini yiyoruz. Badem aÄŸacından kayısı, kayısı aÄŸacından erik yiyoruz. Mahlep (bir tür yabani kiraz) gibi ormanlarda kendiliÄŸinden yetiÅŸen, bana göre çok kıymetli türleri de kullandık. Çok güzel bir aÄŸaçtır mahlep. Çünkü, aÄŸaçların yüzde 90’ı hep dibinden yürüyerek köklerinden baÅŸka aÄŸaçları verirler ve bahçeyi iÅŸgal ederler. Ama mahlep aÄŸacına bir kiraz yaparsanız, o artık mahlep aÄŸacına yapılmış bir kirazdır ve mahlep aÄŸacı yürümez. Köklerinden yeniden bir ÅŸey vermez ve sizin bahçenizi de iÅŸgal etmez. Onun için çok ideal bir aÄŸaçtır aşı için. BaÄŸda yaptığımız aşılarda baÅŸarı oranımız yüzde 90 civarında. Yüzde elli bile iyi baÅŸarıdır aşıda, kaldı ki biz bunu aşıyoruz.”
Ondokuz çeÅŸit üzüm Her sene yeni çeÅŸitler ekliyor bağına Osman Yüksel. Bu sene “Kalecik Karası”nı ve bir Fransız üzümü olan “Cabarnet”i getirmiÅŸ. Yörenin üzümü olan “Emir”, çekirdeksiz Ä°zmir, siyah Dimrit ve “Ä°smailoÄŸlu” baÄŸdaki ondokuz çeÅŸitten yalnızca dördü. Sadece üzüm mü, oniki çeÅŸit elma, on çeÅŸit armut, onbir çeÅŸit erik, kayısı, kiraz hatta ahududu bile var baÄŸda. Meyve dışında sekiz çam türü, oniki gül türü, türlü türlü menekÅŸe, sümbül, zambak, hüsn-ü yusuf, kadife, karanfil, orkide ve çiçek de var. Sebzeleri de unutmamak gerek; domates, biber, marul, turp, mısır, fasulye, salatalık, patlıcan... ÇeÅŸit konusundaki yeni hedefi kivi ve kızılcık. “Deneyip de yetiÅŸtiremediÄŸiniz tür var mı” diye sorduÄŸumuzda şöyle yanıtlıyor bizi: “Bölgede olmayan aÄŸaçları da denedim ama olmadı. ÖrneÄŸin zeytini, narı ve inciri yetiÅŸtiremedik. Neden yetiÅŸtiremedik? Dona dayanamıyor bunlar. Ama burada olmayan meyve türlerini yetiÅŸtirmeyi baÅŸardım. ÖrneÄŸin; ahududu, böğürtlen, Samsun’un “Deveci Armutu”, reçellik sarı kiraz. Ahududu bu iklimi çok sevdi. Deveci armutunun da aşısını birçok insana verdik, böylece yörede çoÄŸaldı.” BaÄŸlar Mahallesi’ndeki 250 yıllık koca cevizi görünce meraklanıyoruz, “bir ceviz aÄŸacı ne zaman kesilir acaba?”. O, “Sıfır cevizi bile iÅŸleyebilirsiniz ama, çok iyi damarlar, resimler oluÅŸması için asgari bir 50 yılı geçirmesi gerekiyor. Ceviz, bölgemizde sanayi için deÄŸil de yemek için ekildiÄŸinden ancak çok yaÅŸlanırsa içinin çürümemesi için kesilir. Onun dışında zaten Orman Bakanlığı kararları ile de ceviz kesimi izne tabidir” diyor ve her bir kelimesini özenle vurgulayarak “Zaten biz de buraya herhangi bir aÄŸaç kesmeye deÄŸil, aÄŸaç çoÄŸaltmaya geldik.” diye eklemeyi de ihmal etmiyor.
BaÄŸda baÄŸbozumu festivali Kapadokya’nın tanıtımına katkıda bulunmayı seven Osman Yüksel, ilginç organizasyonlara ev sahipliÄŸi de yapmış. GeçtiÄŸimiz yıl, 500 kiÅŸinin katıldığı ve aralarında 18 büyükelçinin ve eÅŸlerinin olduÄŸu baÄŸbozumu festivali burada gerçekleÅŸtirilmiÅŸ. Festivalde büyükelçilere üzüm kestirmiÅŸler, eÅŸlerine de üzüm çiÄŸneterek pekmez yaptırmışlar. Bir resim ve fotoÄŸraf sergisi bile açılmış. Organizasyonu Avanos Belediyesi yapmış, o da mekanları oluÅŸturarak konuklara sunulacak çömlek kebaplarını hazırlatmış. Festivalin önemini “Avanos’ta baÄŸcılığın canlanması için bu tür organizasyonlara ihtiyacımız var. Avanos’un baÄŸları çok geniÅŸ arazilere yayılmış durumda ama sadece bu alan sulanıyor. Halbuki vakti zamanında en güzel baÄŸlar Avanostaymış.” diye özetliyor. Avanos’ta korunması gereken diÄŸer ÅŸeyleri de çanakçılık ve halıcılık olarak vurgulayıp “Avanos’ta çanakçılık erkek sanatıdır, babadan oÄŸula geçer. Halıcılık da kadın sanatıdır, anneden kıza geçer. Çanak yapmayı bilmeyen erkeÄŸe kız vermezler. Halı dokumayı bilmeyen kız da evde kalır.” diyor.
“Buraya imar gelmemesi için gerekirse meclise kadar giderim” 2 bin 500 m2 ile baÄŸcılığa baÅŸlayan Osman Yüksel’in baÄŸ alanı 10 bin m2’ye çıkmış durumda. Niyetinin baÄŸ alanını 20 bin m2’ye çıkarmak olduÄŸunu, ancak fiyatların aşırı yükseldiÄŸini söylüyor. “Bunu saÄŸlayan siz misiniz?” diye soruyoruz, “Maalesef. Yakında 2 bin m2 bir yer var, fiyatı 8 milyar TL. Adam etmek için de en az bir 8 milyar TL. gerekiyor. 16 Milyar TL’ye Ankara-Kızılay’da da arsa alabilirsiniz.” diye cevaplıyor. En büyük korkusunun buralara imar gelmesi olduÄŸunu söyleyen Osman Yüksel, bunun Avanos’ta canlandırılmaya çalışılan baÄŸcılık ve doÄŸa açısından son derece zararlı olduÄŸunu belirtiyor ve “Buraya imar gelmemesi için gerekirse meclise kadar gider, onu engellemeye çalışırım.” diyor.
Copyright 2009 - Tüm hakları gizlidir. Sitemizdeki tüm fotoğraf, yazı, doküman ve düşünce ürünleri 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Kaynak gösterilerek dahi kopyalanamaz. Aksine davrananlar hakkında avukatımız aracılığı ile hukuki takibat yapılacaktır.
|