Yazı ve fotoğraflar: Mustafa Eryaman
Arkeolog, sanat tarihçi
Osmanlı coğrafyasında özellikle yeni kaybedilen bölgelerde, I. Dünya Savaşı öncesinde başlayan savaş sonrası da artarak devam eden ve özellikle de Balkanlardaki Müslüman halklara yönelik saldırılar, sürgün politikaları, işkenceler ve soykırıma kadar varan katliamların çoğaldığı görülür. Masum Müslüman halklara yönelik toplu öldürmelerin önüne geçmek için nihai çözümün zoraki iskânla mümkün olunacağı düşüncesiyle Mübadele antlaşmasının yapılmasına karar verilir. Mübadeleyle ortaya çıkan zoraki iskâna dair hareketliliğin yoğun görüldüğü yerlerden birisi de Kapadokya Bölgesidir. Kapadokya'nın kadim şehirlerinden olan Niğde'de de bu hareketlilik yıllarca yoğun şekilde devam etmiştir. Bu yazımızda; Niğde merkeze bağlı bulunan ve Mübadelenin etkilerinin görüldüğü, tarihi, kültürel ve sosyal dokusuyla dikkatleri her dönemde üzerine çeken, yerli ve muhacirlerin birlikte yaşadığı Uluağaç Köyü konu edilmiştir. Uluağaç Köyü, Kapadokyalı Rumların lehçesinde “Adrando, Azrando, Nadrando, Nazrando şeklinde olduğu kadar Uluağaç olarak da söylenegelmiştir (Eryaman, 2013:1).
Anagnostopulu 20.yüzyılın ilk çeyreğinden önce Uluağaç köyünde Türkçe konuşan 180 Rum aile ile 60 Müslüman aile bulunduğunu belirtmektedir (Pekol, 2018:56). Mübadeleden hemen önce Semendire ve Kiçağaç halkları gibi Uluağaç halkı da Rumca konuştuğu, evlerin haç biçiminde kapıları bulunduğu nakledilir (Durma, 2016:70). Semendire'nin yanında ve cenub tarafında Ulu-Ağaç karyesi vardır. Bu karye 220 haneden ibaret olup, 50 hanesi İslam ve diğerleri Ortodoks'tur. Ehalisi al-el umum fakir ve rencberlik ile meşgul olarak, İstanbol'a gelenler dahi ekseriyetle sebzecilik ve pakalık (bakkal) iderler Şeklinde nakledilmektedir (İoannidis, 1896:103).
Din esasına dayalı olan Mübadele Antlaşması ile birlikte Karamanlılar olarak da adlandırılan Türkçe konuşan 180 Rum aile zorunlu iskân neticesinde köyü terk ederler (Pekol, 2018:57). Köyde önceleri küçük çaplı bir şapel varken Tanzimat ve Islahat Fermanları dayatmasıyla Anadoluda ivme kazanan kilise yapımının Uluağaç Köyünde de hayata geçtiğini görmekteyiz. 1841 yılında Mihail Arhangelos (Baş melek Mikail) adına bir kilise yapılmıştır (Eryaman,2013:1). Mübadele Antlaşması tarihinden hemen sonra yıkılmaya başlandığını düşündüğümüz Baş Melek Mikail Kilisesi günümüze ulaşmamıştır. Manastır mantığında yapılan kiliseye bağlı birde ruhsatlı Rum Kız (İnas)-erkek (Zükur) İptidai Mektebi vardır (Eryaman, 2019:193). Mektepleri dahi bir çok zahmet ve say u-gayretle 1893 senesinde bina idilerek, ande Dimitikon Sholion (altı sınıflı ilkokul) usulince bir didaskalos (öğretmen)tarafından 150 kadar çocuk teallim u terbiye idilmektedir. Lisanları da Semendra (Ovacık)'nın lisanı gibi karışık Rumcadır şeklinde yazılıdır (İoannidis, 1896:104), (Foto.1: Uluağaç Rum Okulu Genel Görünümü -2014).
1922'de 1229 nüfuslu olan köyde, öğrenci sayısının azalmasından dolayı Uluağaç Mektebi'nin iki sınıf ve bir dershaneli, sadece zükur (erkek) iptidaisi haline dönüştürüldüğü görülmektedir (Pekol,2018:57). Bir öğretmenin bulunduğu Uluağaç İptidai Mektebinde ilkokul çağındaki çocuk sayısı 65 kişi olup okula giden çocuk sayısı ise 35 adettir. Koruma altında olan ve kiliseye bağlı olan ruhsatlı, Rum (Kız-erkek) İbtidâî Mektebi, Cumhuriyetin ilanıyla birlikte okul fonksiyonunu devam ettirmiş olup köy ilkokul binası olmuştur. 1977 yılında Aşağı Mahalleye yaptırılan yeni okulun faaliyete geçmesiyle, anıtsal boyuttaki tarihi Rum mektebinin işlevini yitirdiği görülür. Rum Okulu günümüzde samanlık olarak kullanılmaktadır. Okul ile ilgili olarak Niğde İl Özel İdaresince, belgeleme çalışmaları yapılmış olup restorasyonu yapılacaktır (Pekol, 2018:57). Nüfus değişimden önce yapılan Rum Okulu, Kilise ve konaklar köyün geçmişte ekonomik olarak oldukça iyi durumda olduğunu göstermektedir. Ancak, değişimden sonra yerleşen bazı Türk Müslüman aileleri, köyün Niğde merkezinden uzaklığı nedeniyle köyden göç etmişlerdir. Uluağaç konakları genellikle iki kattan ve Kapadokya Bölgesi'nin mimari yapım tekniği olan kayaya oyulu bodrum katından oluşmaktadır (Foto.2: Kayaya oyulu zemin kat/Ata ve Başar, 2019).
Bodrum katlar depolama birimi olarak kışlık erzakların saklandığı mekânlar olarak mübadele öncesi ve de sonrası kullanılmıştır. Kesme taş ve moloz taşlardan yapılan yapılarda yerel sarı trakit taşı ve andezit taşı kullanılmıştır. Uluağaç Köyündeki konaklar genellikle avlu içerisinde inşa edilmiştir. Konak odalarının bazıları tonozludur (Foto.3: Avlu giriş kapısı kitabeliğinde hilal ve altı kollu yıldız arasında Arapça Maşaallah yazısı bulunan Muharrem Erdem Konutu.) (Foto. 4: Tonozlu oda/Ata ve Başar, 2019).
Konaklarda ahşap süslemeli dolaplar ve ahşap kapılar vardır (Ata ve Başar, 2019). Avluların kapıları anıtsaldır ve aynı dönemde diğer Niğde yerleşimlerinde kullanılan taş tipi ve yapım teknikleri ile benzerlik göstermektedir (Ata, 2017). Karamanlıca kültürünün bir gereği olarak konutlarda yer alan inşa kitabelerinde iki ayrı dil kullanıldığı görülmektedir. Görülen bu ayrı iki dil genel olarak Osmanlıca ve Grekçe'dir (Foto.5: Kemerli anıtsal giriş cepheleri.) (Foto.6: Konut kitabesinde: Osmanlıca; 1891 inşa tarihi, devamında Grekçe; İOSIF (Yusuf) ismi birlikte kullanıldığı görülmektedir).
I.Dünya Savaşıyla birlikte Balkanlarda yaşayan Osmanlı tebaasındaki Müslüman milletleri kendilerini güvende hissedecekleri ve kendilerine saldırıların olmayacağını düşündükleri tek güvenli bölge olarak tayin ettikleri Anadolu'nun içlerine göçmeye başlarlar. Ve bu bölgelere akınlar halinde gelirler. Cumhuriyet döneminden hemen önce Konya vilayetine bağlı olan Niğde'ye gelecek olan mübadiller İstanbul'dan öncelikle Konya'ya Konya'dan ise Niğde'ye gönderilir. Uluağaç Köyü sakinlerinden olan Kamil Karadağlı (1942 doğumlu) ile Mehmet Temizel (1954 doğumlu)den aldığımız bilgilere bakıldığında; Niğde'ye gelenlerin büyük bölümü Bosna'nın Karadağ bölgesine ait Berane şehrinden oldukları görülmektedir. Berane şehri dönemin dikdatör lideri Tito zamanında İvangrat adını aldığı görülmektedir. Yine Yeşilburç'a gelmeden önce Kivotos (Grifçe)den gelen mübadiller önce Uluağaç'a yerleştirilmiştir. Daha sonra bir kısmı Yeşilburç'a geçmiştir. Niğde'ye ulaşan Beraneli Boşnaklar ve Krifçeli mübadiller öncelikle Niğde merkezde bulunan İlhanlı dönemi yapısı olan Sungurbey Camii (M.1335) nde Niğde’deki civar köylere dağıtım öncesi bir aya yakın süreyle burada kalırlar. Beraneli Boşnaklar daha sonra Misli Köyü, Ovacık Köyü, Kiçağaç Köyü ve Uluağaç Köylerine yerleştirilirler. 1935li yıllarda Misli Köyü, Ovacık Köyü ve Kiçağaç Köyündeki Beran’li Boşnaklar tekrardan Uluağaç Köyüne gelip yerleşirler. Köyde Aşağı Mahalle olarak adlandırılan Boşnak Mahallesinin 1935li yıllarda kurulduğu görülmektedir. Mahalleyi oluşturan konutlar tek tip planlı ve ölçeklidir. Günümüzde hala kullanılan erken Cumhuriyet dönemi konutları, dikey ve yatay ahşap hatıllarla oluşturulan beden duvarlar arası kerpiç tuğla örgülüdür. Geniş bir avluya açılan bu konutların ahşap taşıyıcılarla destekli üst örtüleri ise kırma çatı olup çatılar Osmanlı tipi kiremidi ile kaplıdır (Eryaman, 2013:1). 1935 yılında kurulan Aşağı Mahalleye, Atatürk döneminde şekillenmesinden dolayı Atatürk Mahallesi de denilmektedir. Uluağaç Köyünün bahçelik bir yer olası hiç kuşkusuz kaynak sularının bol oluşuyla alakalıdır. Köy de yılın her dönemi akan derelerin olması, doğu-batı yönde Değirmenli Köyünden Kayseri asfaltına kadar uzanan tarım alanları, Kuzeyde Üçkapılı önlerine kadar varan yaylaların ve otlakların olması, kuzeyde ise yine Ovacık içlerine kadar verimli toprakları elinde bulundurması iç göçte bu köyün tercih edilmesini sağlamıştır. Çevre köylerden iç göçle birlikte nüfusu devamlı artan Uluağaç köy merkezinde, Meydan denilen geniş alanda geçmişten beri pazarlar ve panayırlar kurulur, ovadaki tarım ve hayvancılık ticareti yanında meşhur Uluağaç halılarının ticareti de bu meydanda gerçekleşirdi. Uluağaç Köyünün kuzey sınırında bulunan ve 16.yüzyıldan itibaren ünü tüccarlarca bilinen bölgesel ticari üs niteliğindeki Üçkapılı Yaylaları köye oldukça yakındır. Dolayısıyla Uluağaç Köyü, Üçkapılı Yaylaları ticaretinin art bölgesi konumundadır. 1608-1658 yılları arasında yaşayan dünyaca üne sahip ilim adamlarımızdan Kâtip Çelebi'nin Cihannümaa adlı eserinde Niğde bahsinde Üçkapılı yaylalarını övmektedir. Çelebi; Türkmenler (Şam ilinden) gelip burada yaylarlar ve orda bir nevi tulum peyniri yaparlar da peyniri mağaralarda saklarlar. Gayet âlâ (güzel) peynirdir. Bu yaylak üç dağın nihayet bulduğu köşelerinin arasında bulunan bir sahradır demektedir (Eryaman 2018:11). Uluağaç Köyünün kuzeyindeki bu üç dağdan biri olan dağın güneyinden çıkan kaynak suları Uluağacı beslerken aynı dağın kuzeyinden çıkan sular ise Eskigümüş köyünü beslemektedir. Uluağaç kadarağı olarak adlandırılan dere Endivit üzeri köye köyün içinden ise Kiçağaç Köyü ve Ovacık köyüne ulaşır. Derenin sürekli akan suyu sayesinde 1950li yıllarda elmacılık tarımı da gelişme göstermiştir. Dere boyunca dere üzerinde Çatalçeşme gibi çeşmeler, köprüler, su değirmenleri, mescitler ve kuyu gibi mimari unsurlarda görülmektedir (Foto.7: Uluağaç Kadarağı (Deresi) üzerinde Osmanlı dönemi üç gözlü kemer genel görünümü).
Dere boyunca sıralanan su değirmenleri battal haldedirler. Dere kenarlarında günümüzde azda olsa örneklerini gördüğümüz, köylülerce Karakavak olarak adlandırılan ağaçlar köylüler için özel bir öneme sahiptir. Yükseklikleri 15-20m. ye kadar yükselen, tomruk kuturu 340 cm. olan bu ulu ağaçlar sayesinde köye de Uluağaç denilmiştir (Foto.8: Tomruk Kuturu 340 cm. olan ve Uluağaç Köyüne isim veren Ulu Karakavaklar).
Uluağaç Deresinin geçtiği diğer köy ise Kiçaağaç'tır. Kiçağaç Köyü Uluağaç Köyünün hemen kuzeyindedir. O bölgedeki Karakavaklar daha bodur-kısa halde olduğundan dolayı ağaçlara ve dolayısıyla köye Kiçağaç denilmiştir. Uluağaç Köyünün içme suyu ihtiyacı Çatalçeşme haricinde Çalık Çeşmesi ve Fakıların Çeşmesinden su çekilerek karşılanmıştır. Bu çeşmelerden kitabeli olanı Çalık Çeşmesi’dir. Çeşme köyün en eski mahallesi olan yerlilere ait Yukarı Mahallededir. Çeşme inşâ kitabesine göre, 1271 H./ 1855 M. yılında yapılmıştır ( Foto.9: Çalık Çeşmesi genel görünümü).
1955 yılında içme suları evlere taşınmıştır. 1952 yılında köyün nüfusunun 1700’lerde olduğunu ifade eden Kamil Karadağlı, köy nüfusundaki düşüşün 1967 yılından sonra hız kazandığını ifade etmektedir. Köyün yetiştirmiş olduğu isimlerden en tanınmışlarından biri olan Ünlü ressam 1951 Uluağaç Köyü doğumlu Prof. Dr. Bedri Karayağmurlardır.Dünya çapında başarı ve üne sahip olan Sanatçı Karayağmurlar, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde dersler vermektedir.
KAYNAKÇA:
Ata, İlknur Acar ,(2017). Mübadelenin mimari tanıkları: Niğde Yeşilburç (Tenei) Köyü Fatma-İbrahim Oral Konağı örneği. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi.
Ata, Ä°lknur Acar, and Mehmet Emin BaÅŸar. "The Evaluation of Architectural Tourism Potentials of Greek Heritage Structures Remained after the Population Exchange in NiÄŸdeÂ’s Settlements." Iconarp International Journal of Architecture and Planning 7.1 (2019): 251-285.
Durma A., (2016). Evliyalar Şehri Niğde, Yenigün Matbaacılık, Ankara.
Eryaman, M., (2013). “Uluağaç Köyü (Niğde)”, Kapadokya Yazıları Retrieved from http://www.cappadociaexplorer.com/detay.php?id=988&cid=172: [07.09.2019]
Eryaman, M., (2018). “Şamardı (Çamardı) İlçesi Tarihi Üzerine” Dört Mevsim Niğde Dergisi, S. 24, s.11.
Eryaman, M., (2019). “Osmanlı Okullarına Bir Örnek: Niğde Dumlupınar İlkokulu” Zeitschrift für die Welt der Türken / Journal of World of Turks [ZfWT], Vol.11,No.2, s.189-212.
İoannidis, İ. (1896). Kesariya Mitropolitleri (Kayseri Metropolitleri) ve Maamulatı Mütenevia, Der-i Saadet (Der Saadet), Konstantinupoli: Aleksandros Nomismatidis Matbaası.
Pekol, B., (2018). “Niğde Mimari Kültürel Mirası Değerlendirme Raporu”Anadolu Kültür, Sena Ofset, İstanbul. s.58.
Sözlü Mülakatlar:
Kamil KARADAĞLI, 1942 Uluağaç Köyü doğumludur. Uluağaç Köyünde yaşamakta olan ve geçmişte Köy muhtarlığı da yapmış olan Karadağlı ile 07.09.2019 tarihinde yüz yüze sözlü mülakat yapılmıştır.
Mehmet TEMİZEL, 1954 Uluağaç Köyü doğumludur. Uluağaç Köyünde yaşamakta olan Temizel ile 07.09.2019 tarihinde yüz yüze sözlü mülakat yapılmıştır.
Suat SANCAKLI, 1974 Uluağaç Köyü doğumludur. Uluağaç Köyünde yaşamakta olan Sancaklı ile 08.09.2019 tarihinde yüz yüze mülakat yapılmıştır.