Yazan: Ayça Olcaytu İşçen
AÄŸustos 2009
Türkiye’de çömlekçilik dendiÄŸinde belki de ilk akla gelen kasabadır Avanos. Orada doÄŸup, büyümüşlerin eli mutlaka Kızılırmak çamuruna deÄŸmiÅŸ, kimileri o çamurdan kopamayıp yaÅŸamını çömlekçilik üzerine kurmuÅŸtur. Avanos’da çamurun bereketi her köşededir. Bu bereketi ürüne dönüştüren usta elleri biraraya getirip, onların sorunlarını çözmek amacıyla kurulan Avanos Çömlekçiler DerneÄŸi’ni, baÅŸkanı Nilgün Salmaner ile yönetim kurulu üyelerinden YaÅŸar Topçu ve Özgür Küçüktülü’ye sorduk. Onlar da yoÄŸun çalışma temposu içinde bize zaman ayırarak dernek çalışmalarını, hedeflerini ve Avanos çömlekçiliÄŸinin sorunlarını anlattılar.
Peribacası Dergisi: Avanos Çömlekçiler Derneği ne zaman ve hangi amaçlarla kuruldu?
Nilgün Salmaner: Avanos’u bu topraklarda daha farklı kılan çömlekçiliÄŸin önemini bir kez daha anımsamak ve Avanos çömleklerinin de ne yazık ki halıcılık, baÄŸcılık gibi kaybolan diÄŸer deÄŸerlerin arasında yer almaması için ne yapılabilir sorusunun yanıtını bulabilmek, kültür mirasımıza sahip çıkabilmek için 2006 yılında biraraya gelerek Avanos Kültür ve Sanat DerneÄŸi’ni kurduk. Bir araya geldik çünkü; Avanos çömlekçiliÄŸinin karşılaÅŸtığı her türlü sorunu çözmek, Avanos çömlekçilerinin yeteneklerini ve birikimlerini, el becerilerini sergilemek, üretken hale getirmek, pazarlar bularak ekonomilerine katkıda bulunmak, altyapı eksikliklerini gidermeyi hedefledik. Avanos’un diÄŸer kültürel, sanatsal, tarihsel ve doÄŸal deÄŸerlerini ortaya çıkartmak, geliÅŸtirmek, korunmasına ve tanınmasına katkıda bulunmak, konuyla ilgili yapılan çalışmaları desteklemek de amaçlarımız arasında. Ä°lgili kiÅŸi ve kuruluÅŸlar arasında bilgi alışveriÅŸini ve iÅŸbirliÄŸini teÅŸvik etmek, geliÅŸtirmek istiyoruz.
Peribacası D.: 2006’dan bu yana gerçekleÅŸtirdiÄŸiniz etkinliklerden bahseder misiniz?
YaÅŸar Topçu: 28 Mart 2006’da ağırlıklı çömlekten oluÅŸan, fotoÄŸraf ve resimlerin de yer aldığı ilk sergimiz açıldı. Oldukça ilgi gördü; 15 gün planlamıştık, bir ay devam etti. Hemen ardından 12 üyemizle Sinasos Modern Sanatlar Festivali’ne katıldık. Arkasından yerel çömlekçilerin katıldığı 13. Avanos Çanak Yarışması’nı düzenledik. Üç aÅŸamalı bir yarışmaydı. Jüri üyelerinin büyük bir kısmını akademisyenler ve eski ustalar oluÅŸturdu. NevÅŸehir Turizm Haftası Sergisi’ni açtık. Hacettepe Ãœniversitesi ile birlikte V. ve VI. Uluslararası Avanos Seramik Sempozyumlarını gerçekleÅŸtirdik. V. Sempozyum’a Japonya, Belçika, Ä°talya, Mısır ve Türkiye’den toplam 26 seramik sanatçısı yer aldı. Mayıs 2006’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde Müzeler Haftası’na katıldık. Haziran 2006’da Avanos’ta ODTÃœ Klasik Gitar Grubu Konseri’ni organize ettik. Eylül 2006’da Merzifon 2. Piri Baba Kültür ve Sanat Åženlikleri’ne, Nisan 2007’de ise KAYTARIM Fuarı’na katıldık.
Peribacası D.: Kısa sürede pek çok organizasyon gerçekleştirmişsiniz.
Nilgün S.: Evet baÅŸlangıcımız hızlıydı ve iyi ÅŸeyler yaptık, ama zamanla üyelerin katılımı ciddi derecede azaldı. Åžubat 2009 tarihinde yaptığımız 2. olaÄŸan genel kurulumuz öncesinde katılımı artırmak için yapılabilecekler üzerinde düşündük. Aldığımız duyumlar, adı ‘kültür ve sanat’ olduÄŸu için derneÄŸin elitist kaldığı ve çömlekçilerin sorunlarına daha fazla eÄŸilen bir sivil toplum kuruluÅŸu olması gerektiÄŸi yönündeydi. Bunun üzerine genel kurulda oybirliÄŸiyle ‘Avanos Çömlekçiler DerneÄŸi’ adını alarak yola devam etmeye karar verdik.
“Ãœyeler ve ürünleri web sitemizde tanıtılacak”
Peribacası D.: Yeni derneğin ve yönetim kurulunun hedeflerini anlatır mısınız?
Nilgün S.: Öncelikle kendimize bir yol haritası çıkarmak istiyoruz. Sonra da sorunları tespit edip o sorunları nasıl çözebileceğimize dair kafa yormak ve üyelere sunmak istiyoruz. Çok uzun vadeli planlar yapmadan küçük ama sağlam adımlar atarak devam etmeyi planlıyoruz. Avanos Kültür ve Sanat Derneği iken bir web sitemiz vardı; bu siteyi üyelerimizi de içine alacak şekilde yenilemek istiyoruz. Her üyeye eşit büyüklükte bir alan vereceğiz. Üyeler bu alanlarda standart bir kalıp içinde kendilerini ve ürünlerini tanıtabilecekler. Böylece web sayfasına bakanlar direkt o üyeye ulaşıp ürün satın alabilecekler.
Yaşar T.: Derneğin alıcılarla satıcılar arasında bir köprü oluşturmasını amaçladık. Dijital ortamda ürün fotoğrafı olmayan üyelerin mekanlarına gidip seçtikleri ürünlerin fotoğrafını çekeceğiz. Bu işe saymanımız Özgür Küçüktülü gönüllü oldu. Tanıtım metinlerini de kendileri yazacak.
Nilgün S.: Web projesi dışında hibe fonlarını deÄŸerlendirip derneÄŸin kapasitesini güçlendirmek, yurtdışındaki çömlekçi kasabalarıyla iletiÅŸime geçip ortak çalışmalar yapmak istiyoruz. Fransa’dan bir çömlekçi kasabasının belediye baÅŸkanı bizimle çalışmak için oldukça istekli. Gerekli giriÅŸimleri yaptık, bekliyoruz. Uzun vadeli hedefimiz ise derneÄŸimizi güçlendirip zaman içinde bir kooperatif kurmanın temellerini atmak. Çömlekçilerin daha iyi pazarlara açılmalarını saÄŸlayabilmek için örgütlenmek gerekiyor. BulunduÄŸumuz noktada en iyi örgütlenme ÅŸekli dernek. GeçtiÄŸimiz aylarda Avanos çömlekçiliÄŸinin sorunları ile ilgili düzenlediÄŸimiz toplantıda öncelikle dünyadan örnekler sunduk. Dünyada çömlekçiler nasıl örgütleniyor, çömlekçi kasabaları nasıl ayakta kalıyor onlardan örnekler verip arkasından da Türkiye’den örnekleri anlattık. 2006’da bizim kuruluÅŸumuzun ardından kurulan dernekler epey bir yol almış durumdalar. Ayrıca Avanos’da bir çömlek müzesi kurulsun istiyoruz. Bölgeye gelenlerin burada üretilen geleneksel ürünleri görüp tanıyabilecekleri bir müze mutlaka olmalı.
Peribacası D.: Dernek çalışmalarınız sırasında karşınıza çıkan engeller vardır mutlaka.
YaÅŸar T.: Her ÅŸeyden önce yer sıkıntımız var ve Avanos’ta yer bulamıyoruz. Bu kadar eski evin olduÄŸu yerde bunu çözemiyor olmamız çok ilginç. Biz ÅŸunu hedefledik; öyle bir yerimiz olsun ki hem derneÄŸin ofisi hem de iÅŸlik olsun. Torna da koyalım, zamanla fırınımız da olsun, çünkü içimizde fırın yapan arkadaÅŸlar var, biz bu iÅŸi maliyetine de yapabiliriz. Öncelikle yer sıkıntısına düşen, elektrikli fırını olmayan çömlekçiler yararlansınlar. Ne bileyim iÅŸliÄŸinden çıkmıştır, yeni bir iÅŸlik kurana kadar gelip burada çalışsın. Elektrikli fırını yoktur ama elektrikli fırında çalışmak ister, gelsin çalışsın. Ayrıca, Avanos’a her yıl 5-10 stajyer geliyor. Yurt dışından sırf torna öğrenmek için gelenler oluyor. Biz bu baÄŸlantıları kurup bir ustaya yevmiyesini verelim ve gelenlere eÄŸitici olsun. Bir noktadan sonrası da orası kendi kendini döndürecek hale gelsin. Yapmak istiyoruz ama yer bulamıyoruz; çok fahiÅŸ fiyatlar isteniyor. Ä°lk etapta küçük bir oda bile iÅŸimizi görür; bilgisayarımızı, klasörlerimizi, belgelerimizi koyalım, toplantılarımızı yapalım, insanların uÄŸrayacağı bir adres olsun.
“YozlaÅŸmanın önüne geçmemiz gerek”
Peribacası D.: Avanos çömlekçiliği bugün çeşitli sorunlarla karşı karşıya. Ana hatlarıyla bu sorunlara değinir misiniz?
Nilgün S.: Avanos çömlekçiliÄŸinin gelenekselinde günlük kullanıma yönelik üretim varmış; testi, yaÄŸdanlık, ibrik, küp vs. Plastik, alüminyum çıktı, çömlek önemini kaybetmeye baÅŸladı diyorlar ama turizmin olumsuz etkisinin çok büyük olduÄŸunu düşünüyorum. Turizm bacasız sanayi olarak tanımlanıyor ama diÄŸer taraftan doÄŸal dokuyu ve insan yapısını bozuyor. Turizmle birlikte satışı kolay olabilecek ürünlere kayıldığı için yozlaÅŸma baÅŸladı. Avanos, Lonely Planet gibi rehber kitaplarda çömlekçi kasabası olarak geçiyor. Bu çok güzel bir etiket; ama buraya gelen turistler artık hayal kırıklığına uÄŸramaya baÅŸladılar. Çünkü alçıdan yapılmış, üstü plastik boyayla boyanmış, allıpullu ürünlerle karşılaşıyorlar. Yaklaşık 20 yıl önce rapido girmiÅŸ, ürünler gün geçtikçe dejenere olmaya baÅŸlamış. Bizim ilköğretim okullarımızda ve liselerimizde seramik eÄŸitimi verilmediÄŸi için yerli turist seramik ve çömleÄŸi tanımıyor. Ama yurt dışından gelen turistler dejenere olmuÅŸ ürünleri almıyor. Yani Avanos’da çömlekçiliÄŸin ölmeye baÅŸladığını önce yabancılar anlıyor. Ayrıca buraya Kütahya çinisi girdiÄŸi için, çini de sırlı ve çok renkli olduÄŸundan albenisi yüksek; sırsız, geleneksel ürün onun yanında albenisini kaybetti ve çini öne çıkmaya baÅŸladı. Bugün maÄŸazalara baktığınızda cirolarının çoÄŸunu çiniden ve rapidodan yaptıklarını görüyorsunuz. Oysa günümüzde doÄŸal ürünlere eÄŸilim var ve bu tür ürünleri en iyi saklamanın yolu da çömleklerdir. Belki bu bir çıkış noktası olabilir; yoÄŸurt, tereyağı, pekmez, peynir için tekrar çömlek üretilebilir. Kadınlar bölgede peyniri hala çömleÄŸe basıyorlar. Bölgede meyve kurusu yapılıyor bol miktarda, elma, kayısı, üzüm gibi. Bunlar çömlekte sunulabilir. Geleneksel çömleklerimizi günümüz yaÅŸantısına uyarlayarak özünü bozmadan modifiye etmemiz gerek.
Özgür Küçüktülü: Eskiden Avanos’un içinde turist dolaşırdı ÅŸimdi dolaÅŸmıyor, çoÄŸunlukla gruplar geliyor. Otel sayısı da çok düştü ve artık Avanos’a giren turist sayısı çok az. Avanos’un yeniden turizm kasabası olarak canlandırılması ve onunla paralel olarak çömlekçiliÄŸin turizmle entegre olması lazım. Ä°kisi birbirini tetikleyecek ÅŸeyler. Tabii ki yeni çırak yetiÅŸmemesi çok büyük dezavantaj. Ustalar, pazar alanının daralması nedeniyle bir bir iÅŸliklerini kapatıp baÅŸka iÅŸlere kayıyorlar. Çırak yetiÅŸmiyor. Ayrıca, büyük maÄŸazalar üreticiden mal almaktansa kendi bünyesinde usta çalıştırmayı tercih ettiÄŸinden iÅŸlikler kapanmaya baÅŸladı.
YaÅŸar T.: Bir önemli sorun da komisyon sisteminin olması. 1990’daki körfez kriziyle birlikte turizm gerilemeye baÅŸladı. Bu dönemde komisyonla çalışan büyük maÄŸazalar açıldı. Sayıları artmaya baÅŸlayınca kendi aralarında rekabet baÅŸladı. Bu rekabet sonucu komisyonlar %50’lere hatta 60’lara çıktı ve bu da ürünün fiyatına yansıdı.
Nilgün S.: Ustaların ayrıca teknik sorunları da var. Ä°ÅŸlikbaşındaki (Avanos’un merkezindeki çömlekçi dükkanları) üreticilerin kara fırın yakması is nedeniyle sorun oluyor. Belediye bu üreticileri iÅŸlikbaşından çıkarmak istediÄŸi için üreticiler de yavaÅŸ yavaÅŸ elektrikli fırına geçiyor. Ama elektrikli fırın onların ürettiÄŸi ürünün etkisini hiçbir zaman vermiyor. O astarsız, perdahlı ürünün üzerindeki isin bıraktığı lekemeler, bazı yerlerde allı güllü diyorlar, alacalı diyorlar, elektrikli fırında mümkün deÄŸil. EÄŸer o ustalar da kara fırınlarını kapatıp elektrikli fırına dönerlerse yine onların tabiriyle çiçekçi malı dedikleri ürünler ortaya çıkacak. Geleneksel ürünler iyice yok olmaya yüz tutacak. Onlara bu olanağın tekrar saÄŸlanması gerekiyor.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin AÄŸustos 2009 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com