English
Menü
Kapadokya Rehberi
Peribacası Dergisi
Peribacası Kapadokya Yayınları
Kapadokya Firmaları
Kapadokya Fotoğrafları
Kapadokya Fotoğrafçıları
Kapadokya Haritaları
Kapadokya Karikatürleri
Kapadokya ve Sanat
Kapadokya Yazıları
Kapadokya Yayın Arşivi
Kapadokya Efemera ArÅŸivi
Kapadokya Video-Film ArÅŸivi
Sosyal Medya Adreslerimiz
Sivil Toplum Kuruluşları
Önemli Telefonlar ve Linkler
Site Güncellemeleri
Belge ve FotoÄŸraflarda Kapadokya
Firma Arama
Åžehir
İlçe-Belde
Hizmet Alanı
Firma
Anket

Sanat ve müzik festivalleri Kapadokya'ya olan ilginin artmasını sağlıyor mu?
       
Evet.
Hayır.
Mail List
Yeni Kayıt
Åžifremi Unuttum

KAPADOKYA ve GÃœVERCÄ°NLÄ°KLER

KAPADOKYA ve GÃœVERCÄ°NLÄ°KLER

Yazan: Yavuz İşçen
AÄŸustos 2009

Kapadokya bölgesini gezen ziyaretçiler peribacaları, kayalara oyulmuş kilise ve manastırlar ile yeraltı şehirleri arasında fantastik bir yolculuk yaparken genellikle güvercinliklere fazla dikkat etmezler. En yaygın örneklerini Kapadokya bölgesinde gördüğümüz güvercinlikler, bölge çiftçisinin üzüm bağlarından daha fazla verim alabilmek amacıyla güvercin gübresi kullanma geleneğinden kaynaklanmaktadır. Bu amaçla yapılmış güvercinlikler, daha çok kayalara oyulmuş odacıklar şeklindedir.

Ülkemizde başta güvercinler olmak üzere şehirlerde insanlarla birlikte yaşayan kuşların tümüne karşı bir acıma ve buna bağlı olarak gelişen bir yardım etme duygusu vardır. Kuşlara yem vermek, onlara iyi davranmak dinen sevap kazanmak anlamına geldiğinden böyle davranan kişiler ruhen kendilerini daha rahat hissederler.
Bu geleneÄŸin bize Osmanlı toplumundan miras kaldığını söyleyebiliriz. Osmanlı toplumunda halk içinde daha çok dini yaklaşımlar sonucu güvercin hep kutsal bir kuÅŸ olarak kabul edilmiÅŸtir. Kuran’da yer alan Hz. Muhammed’in KureyÅŸliler’den kaçarken saklandığı maÄŸarada bir güvercinin ona yardım etmesi olayı ve Hacı BektaÅŸ-i Veli’nin Horasan’dan Anadolu’ya güvercin kılığında geldiÄŸi yolundaki rivayetler sonucu halk arasında güvercinler hep özel bir öneme sahip olmuÅŸlardır.
Ahmet HaÅŸim 1921 yılında yayımlanan “Gurebahane-i Laklakan” (Yoksul leylekler bakımevi) adlı eserinde Bursa’da “Haffaflar Çarşısı”ndan (ayakkabıcılar çarşısı) bahseder. Bu çarşının orta yerinde bulunan meydanda kanadı ya da bacağı kırık leyleklerin, bunamış kargaların ve çeÅŸitli sakat kuÅŸların toplandığını ve çarşı esnafının aralarında topladığı paralar ile bütün bu kuÅŸlara yıllarca baktığını anlatır.
Ãœnlü ÅŸairimiz Fazıl Hüsnü DaÄŸlarca’nın aktardığına göre, Sivaslı bir tüccar iki dükkanının gelirlerinin tamamını kuÅŸlara yem alınması için vakfetmiÅŸtir. Dolmabahçe Sarayı’nın bahçesinde bugün de görülebilen bir kuÅŸ hastanesi bulunmaktadır. Bu örnekleri çoÄŸaltabilmek mümkündür. Hatta bizim toplumumuzda kuÅŸ ve insan iliÅŸkisi öyle bir noktaya gelmiÅŸtir ki, havada uçan kuÅŸun üzerimize pislemesini bile bir uÄŸur ve hayır iÅŸareti olarak kabul etmiÅŸizdir.
Bütün bunların kökeni, Türklerin İslamiyet öncesi Şamanizm döneminden ve Şamanizm felsefesi ile beslenen bir kuş sevgisinden kaynaklanmaktadır. Bu felsefe Türk topluluklarının etken olduğu Beylikler Dönemi, Selçuklu Dönemi ve son olarak da Osmanlı Devleti döneminde de varlığını belli biçimlerde devam ettirerek günümüze kadar ulaşmıştır.

Anadolu’da yabani güvercin bakıcılığının tarihçesi
Yabani güvercinler eski devirlerde esas olarak gübresi ve eti için beslenmişlerdir. Güvercin gübresinin bitkiler için çok yararlı olduğunu gören çiftçiler bu gübreyi daha sistematik ve düzenli bir biçimde elde edebilmek için çeşitli yollar denemişlerdir.
Yabani güvercinlerin ülkemizde bu amaçlar için ne zamandan beri kullanıldıkları konusunda elimizde bir belge bulunmamaktadır. Ancak Anadolu’da güvercin yetiÅŸtiriciliÄŸinin bilinen tarihinin MÖ. 3000 yıllarında baÅŸladığı düşünülürse, bu kullanım tarzının eÅŸ zamanlı olarak geliÅŸmiÅŸ olabileceÄŸi kabul edilebilir. Ãœlkemizde yabani güvercinlere daha çok dini duygularla bakılmaktadır. Bunun yanı sıra gübresi için bakılmaları da yaygındır. Yabani güvercinlerin eti için bakılmaları ise ülkemizde sadece Diyarbakır bölgesinde, Osmanlı Devleti döneminde görülmektedir. Bu olayın Arap etkisi ile geliÅŸmiÅŸ olabileceÄŸi tahmin edilmektedir.

Gübre gereksinimi için bakıcılık
Güvercin gübresinin bileÅŸiminde yaklaşık %25 organik madde, %2 azot, %1 fosforik asit bulunmaktadır. Osmanlı Devleti döneminde “koÄŸa” adı verilen güvercin gübresinin önemli bir ihraç ürünü olduÄŸu bilinmektedir. Osmanlı Devlet arÅŸivinde yurt dışından gelen gübre talepleri ve yurt dışına yapılan çeÅŸitli satışlara iliÅŸkin belgeler bulunmaktadır. Osmanlı Devleti döneminde güvercin gübresinin Kapadokya bölgesinde üzüm baÄŸlarında, Kayseri Gesi’de baÄŸ ve bahçelerde, Diyarbakır çevresinde ise karpuz yetiÅŸtiriciliÄŸinde kullanıldığı bilinmektedir. Bu kullanım ÅŸekli günümüzde de kısmen varlığını sürdürmekle birlikte suni gübrelerin yaygınlaÅŸması sonucu artık pek kalmamıştır. Gübre gereksinimi için yabani güvercin bakıcılığında, gübrenin düzenli toplanabilmesi ve birikmesini saÄŸlayabilmek için bazı yapılara gereksinim duyulmuÅŸtur. Bu yapılar Kapadokya’da kayalara oyulmuÅŸ güvercinlikler, Gesi BaÄŸları’nda taÅŸ ile örülmüş kule tipi güvercinlikler ve Diyarbakır’da kerpiçten yapılan sur görünümlü boranhaneler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kapadokya’nın güvercinlikleri
Kapadokya’daki güvercinliklerin çoÄŸu kayalara oyulmuÅŸ odacıklar ÅŸeklindedir. Ancak, kesme taÅŸtan yapılmış ev benzeri yapı tipinde olanları da bulunmaktadır. Bazen de yöredeki bir kaya kilisesinin ön cephesi duvarla kapatılıp içi güvercinlik haline getirilmiÅŸtir. ÇavuÅŸin Kasabası yakınlarındaki ÇavuÅŸin Kilisesi, Göreme’deki Kılıçlar ve Meryem Ana Kilisesi gibi bölgede buna örnek gösterilebilecek birçok kilise vardır. Bugün güvercinlik olarak kullanılmış manastır ve kiliselerde fresklerin saÄŸlam kalmasını güvercinlere borçluyuz. Çünkü bu sayede freskler özellikle insanlar tarafından yapılan tahribattan korunmuÅŸlardır.
Kapadokya’da güvercinliklerin en yoÄŸun rastlandığı yerler, Ãœrgüp’te Ãœzengi Vadisi ve Kayseri ili sınırları içerisinde kalan SoÄŸanlı Vadisi’dir. SoÄŸanlı Vadisi’nde bulunan güvercinlikler 7-8 katlı olarak inÅŸa edilmiÅŸ oldukça büyük yapılardır. Bunun yanı sıra, Uçhisar’daki Güvercinlik Vadisi, Göreme yakınındaki Kılıçlar ve Güllüdere Vadileri, Ortahisar’da Balkanderesi ve Kızılçukur Vadileri, NevÅŸehir yakınlarındaki Çat Vadisi sayılabilir.
Bölgedeki güvercinliklerin en eski örnekleri 18. yüzyılda yapılmış olmakla birlikte, ağırlıklı 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında inşa edilmişlerdir. Buradaki güvercinlikler 18. yüzyıl başında bölgeyi ziyaret eden batılı gezginlerin de dikkatini çekmiştir. Bu gezginlerden Charles Texier ve William Hamilton, anılarında ve çizdikleri gravürlerde güvercinliklere dikkat çekmişlerdir.

Güvercinliklerin inşa tekniği
Güvercinlikler inşa edilirken su kaynaklarına yakın olmasına, vadiden yüksek bir yerde bulunmasına ve giriş ağızlarının yönlerine dikkat edildiği göze çarpmaktadır. Güvercinliklerin giriş ağzı yönleri genellikle vadilerin doğu ya da güney tarafına bakmaktadır. Böylece kuşların kış aylarında soğuktan etkilenmelerinin önüne geçilmeye çalışıldığı gibi güvercinliklerin içinin güneş almasına da özen gösterilmiştir.
Güvercinlikler genellikle kayalara oyulmuÅŸ bir oda ÅŸeklindedirler. Bu odanın içi 5-10 m2 büyüklüğündedir. Odanın dış cephesi güvercinler için giriÅŸ kapısı görevini gören oldukça dar 4–5 delikten oluÅŸmaktadır. Bu giriÅŸ deliklerinin etrafı boyanıp süslenerek kuÅŸların dikkati çekilmektedir. Odaların içinde duvarlarda kuÅŸların yumurtlaması için açılmış uygun büyüklükte çeÅŸitli oyuklar (niÅŸler) yapılmıştır. Gene oda içinde duvardan duvara uzayan ahÅŸap tünekler yer almaktadır. Böylece yerde biriken gübrenin toplanması kolaylaÅŸmaktadır. Bir güvercinlik en az 100 güvercini barındırabilecek kapasitededir. Güvercinlikler vadi seviyesinden oldukça yükseklerde kayalar üzerine inÅŸa edilmiÅŸlerdir. Böylece güvercinlerin insan ve diÄŸer canlılardan fazla rahatsız olmamalarına özen gösterilmektedir. Güvercinliklerin tilki, fare, sansar, gelincik gibi zararlı hayvanlardan korunabilmesi amacı ile dış cephesine alçı, yumurta akı ve kireç kaymağı karıştırılarak yapılan bir karışım sürülmektedir. Bu karışım zararlı hayvanların ayaklarının kaymasına neden olarak onların güvercinliklere ulaÅŸabilmesini zorlaÅŸtırmaktadır. Dış cephede gübrenin toplanabilmesi için bir de insanın giriÅŸine olanak verilen tünel ÅŸeklinde kapı bulunmaktadır. Bu kapıya çıkış ise genellikle merdiven kullanarak yapılmaktadır.

Güvercinliklerde kullanılan süslemeler
Kapadokya bölgesi güvercinliklerinde dış cephede çeÅŸitli süslemelerle karşılaşılmaktadır. Bu bakımdan güvercinlikler bize, Türk-Ä°slam halk resim sanatının ender örneklerini görebilme olanağı sunmaktadırlar. Güvercinliklerde oldukça yaygın olarak kullanılan kırmızı renk, bölgeye has “YoÅŸa” (Hematit) adıyla tanınan bir toprak türünden elde edilmektedir. YoÅŸa’nın yanı sıra güvercinliklerin dış yüzeyinde yapılan süslemelerde çeÅŸitli bitkilerden elde edilen kök boyalar da kullanılmıştır.
Güvercinlik süslemelerinde kilim motiflerine sıklıkla rastlanmaktadır. Güvercinlikler üzerinde çeÅŸitli geometrik desenler, bölgedeki sosyal yaÅŸantıyı yansıtan figürler ile bitki ve hayvan motifleri sıklıkla bulunmaktadır. Bu figürler arasında nargile içen adamlar ve kılıç-kalkan oynayan çizimler dikkat çekicidir. Göreme, ÇavuÅŸin ve Zelve vadilerindeki güvercinliklerde ise çoÄŸunlukla çark-ı felek motifleri gözlenmektedir. Eski dönemlerde dört rüzgar tanrısını temsil etmiÅŸ olmasına karşın günümüzde, dönen dünyayı, dönen kaderi, feleÄŸin ve aÅŸkın çemberini simgeleyen çark-ı felek motiflerinin yanı sıra, üstünde kuÅŸ tünemiÅŸ hayat aÄŸacı ve nar motifleri de yaygındır. Åžaman geleneklerinden kaynaklanan hayat aÄŸacı, öteki dünyaya geçiÅŸi saÄŸlayan yolu simgelemektedir. Hayat aÄŸacı üzerinde yer alan kuÅŸlar ise aÄŸaca bekçilik yapan ve bu yolculukta insanlara eÅŸlik eden yaratıklardır. Cenneti, bolluÄŸu ve bereketi temsil eden nar ise Anadolu’da tarih boyunca kutsal bir meyve olarak kabul edilmektedir.
Yukarıda bahsedilen motiflerin yanı sıra bazı güvercinliklerde Eski Türkçe ile yazılmış kitabeler de yer almaktadır. Genellikle güvercinliÄŸin yapıldığı tarih, “MaÅŸallah” ve “Allah” kelimeleri ile nadir de olsa güvercinliÄŸin sahibinin kimliÄŸi ve mesleÄŸini belirtir yazılar da bulunmaktadır.

Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin AÄŸustos 2009 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com


 

Okunma Sayısı Okunma Sayısı: 8836 Eklenme Tarihi Tarih: 2010-01-06















NevÅŸehir Hava Durumu
Seçimi Hatırla
İl Seç
İstatistik
Toplam : 113137974 ziyaretçi
Bugün : 59341 ziyaretçi
Dün : 73671 ziyaretçi
S. Yükleme Süresi : 0.37 sn

toplu mail


Copyright 2009 - Tüm hakları saklıdır. Sitemizdeki tüm fotoğraf, yazı, doküman ve düşünce ürünleri 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Kaynak gösterilerek dahi kopyalanamaz. Aksine davrananlar hakkında avukatımız aracılığı ile hukuki takibat yapılacaktır.
 

cappadocia@cappadociaexplorer.com