Yazan: Ayça Olcaytu İşçen
AÄŸustos 2009
Ãœrgüp-NevÅŸehir yolu üzerindeki Ortahisar kavÅŸağından belde tarafına deÄŸil, tam karşı yöne (saÄŸa) devam eden 2 km’lik yola girerseniz bu yol sizi Kızılçukur Vadisi manzara terasına götürür. Pembe, gri, yeÅŸilimsi sarı ve beyaz renkli peri bacaları, kırgıbayırları, kayalıklarıyla seyri büyük keyif veren terasın özellikle gün batımları ünlü. Oysa biz daha çok buradan ayrılan patikalara girip, kiliseler, üzüm baÄŸları, güvercinliklerle süslenmiÅŸ keyifli trekking parkurlarını keÅŸfetmenin meraklısıyız. Mayıs ayı sonunda yine bu patikalardan birine girdik ve Kızılçukur Vadisi’ni sizler için yürüyüp fotoÄŸrafladık.
Kapadokya’da yürümek her mevsim ayrı bir tat veriyor ama ilkbahar ve sonbaharın yeri bizim için bambaÅŸka. Kasvetli bir kış sonrasında coÅŸkulu yaÄŸmurlarla beslenmiÅŸ, bol çiçekli bir doÄŸanın çaÄŸrısına kulak verip patikalardan birine kendinizi bıraktığınızda ruhunuz bile yeÅŸilleniyor. Hele bu yılki gibi kabına sığmayan bir ilkbaharda Kapadokya vadilerinde yürümek; temiz hava, yüzlerce kare fotoÄŸraf, envai çeÅŸit çiçek, yaprakları ışıkla dans eden aÄŸaçlar, cıvıldayan kuÅŸlar, okÅŸayan bir rüzgar, özetle depolanacak kadar çok keyif demek.
27 Mayıs 2009 sabahı yürüyüşe baÅŸlamak için manzara terasındaki park yerine arabamızı bıraktık. Boztepe’nin (1325 m) hemen solundaki manzara terasına giriÅŸ için ücret ödemek gerektiÄŸini not düşmekte fayda var. Dayanamayıp, defalarca fotoÄŸraf çektiÄŸimiz terastan yine görüntü aldıktan sonra soldaki patikadan aÅŸağıya, Ãœzümlü Kilise’ye (yaklaşık 250 m) doÄŸru indik. Kilise’nin bulunduÄŸu, meyve aÄŸaçları ve üzüm baÄŸlarıyla çevrelenmiÅŸ geniÅŸ alanda bir de soluklanma mekanı var. Kilise etrafındaki toprakların sahibi olan Ä°brahim Sakınan, hem kiliseye göz kulak oluyor hem de bu mekanı iÅŸletiyor. Kilisenin giriÅŸindeki demir parmaklıklı kapı daima kapalı olduÄŸundan anahtarı Ä°brahim Bey’den istemek gerekiyor. Ä°brahim Bey anahtarı vermekle kalmıyor, gelenlere çoÄŸunlukla eÅŸlik ediyor. Özenle düzenlediÄŸi temiz mekanında, yürüyüş gruplarına odun ocağında piÅŸirdiÄŸi yöresel yemekleri sunan Ä°brahim Bey, yemek sonrası ÅŸekerleme yapmak isteyenler için rahat minderli, vadi ve Uçhisar Kalesi manzaralı bir bölüm de yapmış. Biz yürüyüşe henüz baÅŸladığımız için tüm ayartıcılığına raÄŸmen ‘ÅŸekerleme noktası’nı es geçerek kiliseyi, yanındaki ÅŸapeli ve ÅŸaraphaneyi gezip fotoÄŸrafladık.
Çok vadili cennet
ÇavuÅŸin Köyü ile Ortahisar arasında uzanan Meskendir Vadisi’ni dik kesecek biçimde gelen birbirine paralel üç büyük vadi uzanır. Bu vadiler, ÇavuÅŸin Köyü tarafından itibaren, Güllüdere II (yaklaşık 1 km), Güllüdere I (yaklaşık 1 km) ve Kızılçukur (yaklaşık 1,5 km) vadileri olarak adlandırılır. Avanos’a baÄŸlı ÇavuÅŸin Köyü’nden yapılacak yürüyüşlerde Kızılçukur Vadisi’ne Meskendir Vadisi üzerinden girmek gerekiyor.
ÇavuÅŸin Köyü’nün 2 km kadar güneyinden baÅŸlayan ve doÄŸu-batı yönünde uzanan ilk vadi olan Güllüdere II Vadisi, Boztepe’ye yaklaÅŸtığı noktada kıvrılarak Güllüdere I Vadisi’ne birleÅŸen bir hat oluÅŸturur. Güllüdere II ve I vadileri de güzel yürüyüş parkurlarıdır ve içlerinde çeÅŸitli kiliseler bulunur. Biz bugünkü yürüyüşümüzde manzara terasından Ãœzümlü Kilise’ye inip Kızılçukur Vadisi’ne girdik. Patikanın hemen başında bir tabela var. Vadinin Meskendir ve Güllüdere I Vadisi ile birleÅŸtiÄŸi noktadan Güllüdere I’e de girerek buradaki Yovakim ve Anna Kilisesi’ne kadar devam ettik. Bu kilisenin giriÅŸi de demir parmaklıklı bir kapıyla korunuyor, ancak girebilmek için NevÅŸehir Müzesi Müdürlüğü’ne baÅŸvurmak gerekiyor. Biz kiliseyi, demir parmaklıklar ardından görebildiÄŸimiz kadar incelemekle yetinip aynı yoldan vadilerin kesiÅŸme noktasına geri döndük ve ÇavuÅŸin’e kadar yürüdük (bu noktadan ÇavuÅŸin yaklaşık 2,25 km).
Portakal suyunun dayanılmaz cazibesi
Ãœzümlü Kilise’nin ilerisindeki Kızılçukur Vadisi tabelasından itibaren çeÅŸitli doÄŸal tünellerden geçiliyor. Tünellerden 37 m uzunluÄŸunda olanı ile ilgili bir not düşmek gerekir. Bu tünelin orta bölümü görüşü engelleyecek kadar karanlık olduÄŸundan yanınızda ufak bir fener bulundurmanızı öneririz. Ayrıca, tünel yüksek bir noktada bittiÄŸinden vadi tabanına inebilmek için yapılmış yaklaşık 7 ve 10 m’lik iki demir merdiveni kullanmak gerekiyor. SaÄŸlam olan merdivenlerden ilkini inerken yüzünüzü merdivene dönmeniz daha güvenli olur. Biz bu noktada, kalabalık bir Alman ekibe rastladığımız için aÅŸağıya inebilmek için biraz beklemek durumunda kaldık.
Renkli oluÅŸumlarıyla göz zevkinizi doyuran vadi boyunca çeÅŸitli güvercinlikler de görülebiliyor. Ancak, mevsim itibariyle o kadar çok çiçek vardı ki güvercinliklerden ziyade çiçeklerle ilgilendiÄŸimizi itiraf etmeliyim. Gelincikler, türlü papatyalar, yaban gülleri, kısaca yeÅŸillerin içinde parlayan kırmızılar, sarılar, eflatunlar, pembeler, morlar… Bu çiçekleri fotoÄŸraflayabilmek için yürüyüşümüze sık sık ara verdik. Bir ara yaÄŸmur ufak ufak atıştırdı ama tam o sırada Kızılçukur ile Güllüdere I vadilerinin kesiÅŸme noktasındaki soluklanma mekanında portakal-greyfurt suyumuzu yudumluyorduk. Kapadokya vadilerini yürürken zaman zaman karşınıza çıkan bu soluklanma mekanlarında kasalara dizilmiÅŸ portakallar, greyfurtlar ve su ÅŸiÅŸeleri insanı adeta çağırıyor. Birincisini görmezlikten gelseniz bile ikincisine, bilemediniz üçüncüsüne yeniliyorsunuz. Yürüyüşün keyfini portakal suyuyla taçlandırmak da iyi oluyor hani.
YaÄŸmuru teÄŸet geçtikten sonra ÇavuÅŸin’e kadar yürüdük. Toplam 6 km’lik yürüyüşümüzün ardından planımız ÇavuÅŸin’den bir araç bulup Kızılçukur manzara terasında bıraktığımız arabamıza dönmekti. Burada hemen bir uyarı yapmak gerekiyor. ÇavuÅŸin’de taksi durağı bulunmuyor. Tek ÅŸansınız o yöne gidecek bir araç bulabilmek. Biz bir-iki kiÅŸiye sorduktan sonra son çare olarak muhtara danışmaya karar verdik. Muhtar, o yöne gidecek bir araç bulmamıza yardımcı oldu; böylece yürüyüşe baÅŸladığımız noktaya geri dönebildik.
Üzümlü Kilise
Kızılçukur Vadisi’nin giriÅŸinde, yoldan yaklaşık 250 m içeridedir. Patikaları takiben ulaşılabilir. Kilisenin ithaf yazısında Aziz Nichitas’ın adı geçtiÄŸinden Aziz Nichitas Kilisesi adıyla da bilinir. Kare planlı ve tek apsislidir. Bir manastır kilisesi olduÄŸu düşünülmektedir. Kilisenin tavanında saç örgüsü motiflerin oluÅŸturduÄŸu dikdörtgen çerçevenin içinde bir haç resmi vardır. Haçın etrafı ise kiliseye ismini veren üzüm resimleriyle kaplıdır. Tavandaki dikdörtgen çerçevenin iki yanında altışar havari resmi vardır. Kilisenin apsisinin ön yüzünde keÅŸiÅŸin çilesini tanımlayan Aziz Simeon betimiyle karşılaşılır. Apsisin içinde ise kucağında Ä°sa ile birlikte Meryem ve iki yanında meleklerden Gabriel ile Mikhael görülmektedir. Kilise, fresklerinin ikonoklast öncesi döneme ait olması açısından Kapadokya’daki ender örneklerdendir. Bezemeler ise ikonoklast dönemde yapılmıştır.
Kilise apsisinin önündeki duvarda çarmıhtaki Ä°sa’nın cübbeli resmedilmiÅŸ olması ilginçtir. Kilisenin oyulduÄŸu peribacasının üst bölümünde Aziz Nichitas’ın uzun yıllar boyunca inzivaya çekildiÄŸi bir hücre vardır. Hücrenin tavanına kabartma ÅŸeklinde büyük bir haç oyulmuÅŸtur. Kilisenin hemen yanında bir ÅŸapel, karşısında ise küçük bir ÅŸarap yapım evi bulunmaktadır.
Yovakim ve Anna Kilisesi
Kilisede bulunan freskler arasında Meryem’in doÄŸum sahnesinde görülen Yovakim ile Anna bilindiÄŸi gibi Meryem’in ana ve babasıdır. Kilisenin adı buradan gelmektedir. Ä°konoklast dönem öncesi resmedilmiÅŸ olmasına karşın freskleri günümüze kadar ulaÅŸabilen ender kiliselerdendir. Freskler içinde çobanlara müjde sahnesi de görülebilmektedir. Bezemeler ise ikonoklast dönemde yapılmıştır. Bu kilise bir yapı topluluÄŸu olarak karşımıza çıkmaktadır. Asıl kilisenin sağında ve solunda küçük ÅŸapeller vardır. Bunlardan solda yer alanı bir mezar ÅŸapelidir. Bu yapı topluluÄŸunun bir manastır olabileceÄŸi düşünülmektedir.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin AÄŸustos 2009 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com