Yazan: Ayşe Mergenci
Ekim 2007
Tarım zararlıları olduklarını düşünerek onları zehirleyip öldürüyoruz, evlerimize girenleri çığlıklarla karşılıyor ve peynir promosyonlu kapanlarla öldürüyoruz. İnsanlar kemirgenlerden neden bu kadar rahatsız olurlar? Bizler yerleşik hayata geçip tarımla uğraşmaya başlamadan önce de onlar vardı. Aslında onlar bizim değil biz onların alanlarını işgal ediyoruz. Step alanları bilinçsizce tarım arazileri haline getirmeye devam edersek araptavşanlarını ve daha birçok türü sonsuza dek kaybedeceğiz.
Sizler peribacaları arasında keyifle gezerken onlar güzel bir gündüz uykusu çekiyorlar. Yuvalarını fark etmiyorsunuz bile, çünkü gündüzleri güvenlik nedeniyle yuva girişlerini içerden toprakla kapatıyorlar. Gece olup el ayak çekilince guruldayan karınlarını susturmak için faaliyete geçiyorlar.
Step ve yarı çöl alanlarda yaşayan araptavşanı bu isimle anılsa da tavşan değildir. Evet, uzun kulakları ve arka bacakları bir tavşanı andırıyor; ancak bu sevimli yaratık Dipodidae familyasına ait bir kemirgen türüdür. Bağlı bulunduğu Allactaga cinsine ait Türkiye’de 3 tür ve 4 alt tür yayılış göstermektedir. Bu türlerden iki tanesinin soyları tehlike altındadır. 2005 yılında araptavşanı için ülkemizde hatıra parası bile basılmıştır.
Kapadokyalı araptavşanları
Doğa meraklılarına iyi haberimiz Kapadokya bölgesinde Allactaga williamsi laticeps görebilecekleri. Kötü haber ise ancak geceleyin bunu başarabilecekleri. Çünkü bu hayvanlar gececildir. Gündüz aktif olmaları durumunda kolaylıkla av olabileceklerinden geceleri beslenmeyi tercih ederler. Menülerinde bitki kısımları, böcekler ve böcek larvaları vardır. İhtiyaçları olan suyu bitkilerden sağladıklarından genellikle su içme ihtiyacı duymazlar.
15 cm uzunluğunda olan bu kemirgenler arka bacakları sayesinde sıçrayarak hareket ederler. Uçlarında siyah ve beyaz bayrak bulunan uzun kuyrukları denge sağlamalarına yardımcı olur. Diğer kemirgenlerde olduğu gibi kesici dişler devamlı olarak uzama eğilimindedir. Eğer sürekli olarak ağaç dalları gibi sert cisimler kemirmezlerse bu dişler uzar, hayvan çenesini açıp kapayamaz ve beslenemeyeceğinden ölür.
Araptavşanları bütün hayatlarını tek bir yuvada geçirmezler. Yazlık yuvaları, kışlık yuvaları üreme yuvaları ve geçici yuvaları vardır. Bu yuvalar farklı derinliklerde ve büyüklüktedirler.
Yılda genellikle 2-3 kez yavrularlar ve bir defada ortalama 5 yavru dünyaya getirirler. Bu rakam çok gibi görünse de kemiricilerin doğanın et deposu olduğunu düşündüğümüzde az bile kalıyor. Birçok yırtıcı tür bunlar üzerinden beslenmektedir ve ekosistemde bollukları büyük önem taşır.
Yeryüzünde canlıların her birinin eylemi diğerlerini etkiler. Tüketim alışkanlıklarımız, aç gözlülüğümüz ve dünyanın sahibiymiş gibi davranmamız kendi sonumuzu da hızlandırıyor. Araptavşanları birçok insana foklar veya kutup ayıları kadar sevimli gelmeyebilir. Ama onun da en az sevimli türler veya insanlar kadar yaşama hakkı olduğunu unutmayın. Eğer bir gece yürüyüşünde bir tanesinin pıtırtısını duyarsanız ondan korkmayın ve bu yazıyı hatırlayın, araptavşanları otçul ve böcekçildir, insan yemezler…
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Ekim 2007 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir şekilde kopyalanamaz.
www.cappadociaexplorer.com