Yazan: Yavuz İşçen
Ekim 2007
Aksaray ilimizin Güzelyurt ilçesine bağlı olan Gaziemir Köyü'nün adı, köyde bulunan Emirgazi Türbesi'nden geliyor. Daha önceden adının Emirgazi olduğu, sonradan bu ismin Gaziemir şeklinde değiştirildiği söyleniyor. Aksaray'a 50, Güzelyurt'a 18 km uzaklıkta yer alan köyün başlıca gelir kaynakları arasında tarım ve hayvancılık bulunuyor. Nüfusu bin civarında olan köyde yaşayanların Alevi kökenli olduğu biliniyor.
Emirgazi Türbesi
Köyde bulunan Emirgazi Türbesi, dikdörtgen şeklinde, yaklaşık 8x5 m ebatlarında taştan örülerek yapılmış. Türbenin üzeri daha önceden kemerli bir tavan örtüsü ile kapalıymış, ancak bu bölüm sonradan yıkılarak yok olmuş. Türbenin içinde mezar taşı ve sandukası bulunmayan bir de yatır var. Başka herhangi bir kitabe olmadığı için burada yatan kişinin kimliği tam olarak belirlenememiş. Türbenin Danişmentoğulları'ndan Emirgazi'ye ait olduğu sanılıyor.
Gaziemir Yeraltı Şehri
İbrahim Hakkı Konyalı, 1974 yılında yayınladığı Aksaray Tarihi kitabının birinci cildinde Gaziemir Köyü'nde, "Gaziemir Hanı" adıyla bir handan söz etmekte ve yapıldığı tarih ile yaptıran kişiyi tespit edemediğini belirterek görünen kısmının samanlık olarak kullanıldığını yazmaktadır. Bu bilgilerin belki de Gaziemir Yeraltı Şehri'ni bize duyuran ilk yazılı belgeler olduğu söylenebilir. İbrahim Hakkı Konyalı'nın bahsettiği "Gaziemir Hanı" çok önceleri sel sularının getirdiği çamur ile tamamen dolmuş ve büyük oranda kapanmış. Ünlü tarihçimiz yapının tamamını göremediği halde yapıyı bir han olarak tanımlamış.
Bölgede yaşayan insanlar tarafından uzun süredir bilinmesine karşın, herhangi bir kazı çalışması yapılmadığı için gün ışığına çıkarılamamış bu "han" ile ilgili olarak bugün "yeraltı şehri" tanımlaması kullanılmaktadır. Biz de kavram karışıklığı yaratmamak için bu tanımlamayı kullandık. Ancak Gaziemir Yeraltı Şehri'ni gezdiğimizde İbrahim Hakkı Konyalı'ya kısmen hak vererek buranın yeraltı şehrinden çok bir "yeraltı hanı" ya da "yeraltı kervansarayı" olduğu izlenimine kapıldık. Belki "yeraltı kervansarayı" şeklinde lanse edilseydi daha çok ilgi çekebileceğini düşündük. Kapadokya'da birçok yeraltı şehrini gezmiştik ama bölgede başka bir örneğine rastlamadığımız "yeraltı kervansarayı"nı doğrusu ilk kez görüyorduk.
Yeraltı şehrinin girişinde yaklaşık 10 m uzunluğunda ilginç bir taş örme koridor bulunmaktadır. Bu koridor, bir örneğini Hitit başkenti Hattuşa'da gördüğümüz tarzda bindirme tekniği ile inşa edilmiştir. Kayaya oyularak yapılmış olan Kapadokya'da yeraltı şehirlerinin hiç birinde bu tarz bir yapılanmaya rastlanmamaktadır. Koridorun sonunda yeraltı kompleksinin diğer bölümlerine ulaşmamızı sağlayan üstü açık bir alana çıkılmaktadır. Yapının diğer bölümlerine bu alandan geçilebilmektedir. Zaten bu alan toprakla dolduğu için yapı uzun süre ulaşılamaz olmayı sürdürebilmiştir.
Yeraltı şehri içinde, iki kilise bir şarap yapım atölyesi (şırahane) ve bol miktarda bulunan şarap küpleri buranın Hıristiyanlar tarafından kullanıldığını göstermektedir. Temizleme çalışmaları sırasında çıkartılan çok sayıda Bizans sikkesi, buranın Bizans döneminde kullanıldığını düşündürmektedir. Bu kalıntıların yanı sıra, erzak depoları, hayvan barınakları, büyük ve küçük ocaklar, hamam ve çeşitli yaşama alanlarının bulunduğu yeraltı kompleksinde, mekanları birbirine bağlayan koridorlardan bazıları bir devenin yürüyebileceği genişliktedir. Ahır olarak kullanıldığını düşündüğümüz bir alanda duvara açılmış hayvan bağlama yerleri görülmektedir. Temizleme çalışmaları sırasında ortaya çıkartılan deve kemikleri, buranın kervansaray olarak kullanıldığı görüşünü pekiştirir niteliktedir.
Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nde görevli sanat tarihçisi Güzin Karaköy'ün denetiminde yeraltı şehrinde başlatılan temizleme çalışmaları, köy muhtarı Atilla Bacık ve Gaziemir köylülerinden 25 kişinin katılımıyla altı ay kadar devam etmiştir. Temizleme, aydınlatma ve koruma ile ilgili işlerin tamamlanmasını, bağlantı yolunun asfaltlanması ve köyü ilçe merkezine bağlayan yolun düzenlenmesi izlemiştir. Sonunda 23 Haziran 2007'de yeraltı şehrinin açılışı gerçekleştirilmiştir. Kuşkusuz Gaziemir Köyü için olduğu kadar, ülkemiz turizmi için de önemli bir kazanım olan Gaziemir yeraltı şehrini mutlaka görmenizi öneriyoruz.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Nisan 2007 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz.
www.cappadociaexplorer.com