Yazan: Yavuz İşçen
AÄŸustos 2010
Kapadokya’nın tipik Rum köylerinden biri olan Özlüce, Derinkuyu ilçesine baÄŸlı ÅŸirin bir yerleÅŸim yeri. Köye girdiÄŸinizde hemen dikkatinizi çeken eski Rum evleri, günümüzde köyün yeni binaları arasında biraz sıkışmış gibi görünse de kendilerini hemen hissettiriyorlar. Köyün içinde yüksekçe bir alana yapılmış olan Kutsal Havariler Kilisesi, siz istemeseniz de hemen gözünüze iliÅŸiveriyor. Artık eski bir Rum köyünde olduÄŸunuzdan emin olabilirsiniz. Köydeki yaÅŸanmışlıklar ve eskinin izlerini sürme dürtüsü bütün benliÄŸimizi kaplıyor ve baÅŸlıyoruz köyü dolaÅŸmaya.
Rumlar dönemindeki adı ‘Melagobia’ olan Derinkuyu, eskiden içme suyunun 60-70 m derinliÄŸindeki kuyulardan çıkartılmasına dayanılarak bu isimle anılmış. Derinkuyu ve çevresinde, 1924 mübadelesi öncesinde yoÄŸun bir Rum nüfus yaşıyormuÅŸ. Hatta Türkler Derinkuyu’ya ilk geldiklerinde Rumların onları kuÅŸku ile karşıladıkları ve Derinkuyu merkeze yerleÅŸmelerine uzun süre izin vermedikleri söyleniyor. Derinkuyu’ya baÄŸlı Suvermez ve Özlüce köyleri Rum nüfusun yoÄŸunlaÅŸtığı bölgeler olarak öne çıkıyor. Suvermez Köyü baÅŸka bir yazımızın konusunu oluÅŸturacak; biz ÅŸimdi Özlüce üzerine yoÄŸunlaÅŸalım.
Özlüce köyünün bilinen geçmiÅŸi M.Ö. 4. yy’a kadar iniyor. OrtaçaÄŸ’daki adının ‘Zeila’ olduÄŸunu bildiÄŸimiz köy sonraları bu isimden türetilme Zile adıyla anılmış. Kapadokya’nın Perslerin hakimiyeti altında olduÄŸu yıllarda (MÖ. 547-331) kayıtlarda adı ‘Zela’ olarak geçen Özlüce Köyü, Perslerin bölgedeki önemli kutsal alanlarından birini oluÅŸturuyordu. Strabon CoÄŸrafya adlı eserinde, Zela kutsal alanının, adları, Anaitis, Omanos ve Anadates olan popüler üç tanrıya adanmış olduÄŸunu belirtmektedir. Bu alanların Zeus ve ateÅŸ kültü ile baÄŸlantılı olduÄŸu bilinmektedir.
Mübadele öncesi Rum nüfusun yoÄŸun olarak yaÅŸadığı köylerden biri olan Özlüce’de 1900’lü yılların baÅŸlarında 350 Rum evine karşılık 20 kadar Türk evi bulunduÄŸu kayıtlı. Türk aileler bu köye yaklaşık 3 km ilerideki Avşören’den gelip yerleÅŸmiÅŸler. Türk ailelerin geçimlerini, zengin Rum ailelerin baÄŸ-bahçe iÅŸlerini yaparak saÄŸladıkları biliniyor. Günümüzde Özlüce’de 300 kadar ev bulunmakta ve yaklaşık 2000 kiÅŸi yaÅŸamaktadır.
Kutsal Havariler Kilisesi
Köyde Rumlardan kalma kesme taÅŸlardan yapılmış haç planlı bir Post-Bizans kilisesi bulunmaktadır. Günümüzde cami olarak kullanılan kilise, ‘Oniki Havari Kilisesi’ adıyla bilinmektedir. Yapının giriÅŸ kapısı üzerinde yer alan Rumca kitabesinde ‘Kutsal Havariler Kilisesi’ olarak adlandırıldığı görülmektedir.
“Kutsal havarilerin bu çok mukaddes ve güzel mabedi Yüce Allah’ın ebedi hamd amacı ile Sultan Mecid’in padiÅŸahlığı zamanında ve bu yörede baÅŸ rahip olan Konya (metropoliti) Neofitos zamanında inÅŸa edildi. Burada bulunan Ä°sa sever Ortodoks Hıristiyanlarca cesur bağış ve büyük mücadelelerle. Ä°sa Yılı 1849 Mart 16”
Kilisenin kitabesinde yer alan yukarıdaki metinden anladığımıza göre yapı, Osmanlı Sultanı I. Abdülmecid döneminde 16 Mart 1849 yılında hizmete açılmıştır. Köyde yaÅŸayan Rumlar ve Konya Metropoliti Neofitos’un maddi katkılarıyla yaptırılan kilisede giriÅŸ kapısının iki yanında dış duvar üzerinde Tevrat’tan alınma sahneler resmedilmiÅŸtir. Günümüze kadar ulaÅŸmış olan bu sahnelerde kapının solunda ‘Fırında üç Yahudi gencin yakılması’ sahnesi, saÄŸ tarafında ise biraz yıpranmış durumda ‘Ä°brahim Peygamberin oÄŸlunu kurban etmesi’ sahnesi yer almaktadır.
Fırında üç Yahudi gencin yakılması sahnesi: Kral Nebukadnetsar’ın heykeline tapmayı reddeden ve adları Åžadrak, MeÅŸak ve Abed-negro olan Ä°brani gençler fırına atılarak yakılmaya mahkum edilirler. Ancak Allah, meleÄŸi Mikael aracılığı ile gençleri kurtarır. Hıristiyan kilisesi sonradan bu gençleri aziz olarak ilan eder. Yeniden diriliÅŸi simgeleyen bu sahne, Kapadokya kiliselerinde toplam 5 yerde resmedilmiÅŸtir. Ä°nançları uÄŸruna kendilerini kurban eden, ancak tanrının mucizevi gücü sayesinde kurtulan gençler ile ateÅŸe atıldığı halde yanmadan kurtulan Ä°brahim Peygamber’in yaÅŸamı arasında kurulan paralellik bu sahnenin sevilmesine neden olmuÅŸtur. Kapadokya kiliselerinde 11. yy’dan itibaren görülmeye baÅŸlayan bu anlatımın 13 ve 14. yüzyıllarda yaygınlaÅŸtığı bilinmektedir.
Ä°brahim Peygamber’in oÄŸlunu Tanrı’ya kurban etme sahnesi: Kapadokya kiliselerinde çok nadir olarak resmedilen bir sahnedir (Birer örneÄŸi, Ãœrgüp’te Teknecik Mahallesi’ndeki Aziz Georgios Kilisesi’nde ve Avanos ÇavuÅŸin köyündeki Vaftizci Yahya Kilisesi’nde bulunmaktadır). Bu öykünün kutsal kitaplara geçmiÅŸ olan ilk anlatı biçimi Tevrat’ın Tekvin kitabında yer almaktadır. Anlatıya göre Ä°brahim Peygamber’in karısından çocuÄŸu olmamaktadır. Bu nedenle peygamber karısının cariyesinden bir çocuk sahibi olmuÅŸtur. Bir gece peygamber rüyasında karısından çocuÄŸunun olduÄŸunu görür. Bunun üzerine tanrıya kendisine bir çocuk vermesi halinde onu tanrıya kurban edeceÄŸini söyler. Tanrı ona bir çocuk verir ancak Ä°brahim Peygamber çocuÄŸunu kurban etmez. Bunun üzerine Tanrı, Ä°brahim’in kendine olan inancını denemek ister ve ona öz oÄŸlu Ä°shak’ı kurban etmesini buyurur. Bu emir üzerine Ä°brahim oÄŸlunu alır ve Tanrı’nın istediÄŸi yere gider. OÄŸlunu baÄŸlayarak eline bıçağı alır; tam boÄŸazını keseceÄŸi sıra gökten tanrının bir meleÄŸi iner ve ona oÄŸlunu kurban etmemesini, bunun için bir koç getirdiÄŸini söyler. Ä°brahim Peygamber bunun üzerine meleÄŸin getirdiÄŸi koçu tanrıya kurban eder. Müslümanlıkta var olan kurban geleneÄŸinin kökeni bu olaya dayanmaktadır.
Kutsal Havariler Kilisesi’nde dikkati çeken diÄŸer bir unsur, giriÅŸ kapısını çevreleyen üzüm motifli iÅŸlemeler ve kilisenin içindeki zengin ahÅŸap işçiliÄŸi gösteren süslemelerdir. AhÅŸap süslemelerin 1860 yılında yapılan bir bağış sonrası kiliseye ilave edildiÄŸi bilinmektedir. Ä°ki katlı ve ahÅŸap localı olarak inÅŸa edilen kilise, Rumların 1924 mübadelesi sonrası bölgeyi terk etmelerini takiben 1935 yılında minare ve mihrap ilave edilerek camiye dönüştürülmüştür. Bazı kaynaklarda bu tarih 1939 olarak verilmektedir. Günümüzde de cami olarak kullanılan kiliseyi, Özlüce köylüleri ‘kilise-cami’ olarak adlandırmaktadırlar. Kitabesinde ise ‘Özlüce Köyü Eski Cami-i’ yazmaktadır. Camiye dönüştürülmesi için Muhacir Rıfat Bey’in 500 TL karşılığı yapıyı hazineden satın alarak cami olarak kullanılmak üzere köye bağışladığı bilinmektedir. Camiye dönüşüm sırasında yapının özgün özelliklerinin korunmasına özen gösterilmiÅŸtir. Kilisenin özgün mimari yapısından sadece çan kulesinin yıkıldığı ve günümüze ulaÅŸmadığı bilinmektedir. DiÄŸer mimari unsurlar, sütun baÅŸlıkları, pencere demirleri üzerinde bulunan haçlar, süslemeler ve freskler korunmuÅŸtur. Yapıda ayrıca bahçe duvarında yapı taşı olarak kullanılmış, üzerinde kabartma figürler ve yazılar bulunan mermer mezar taÅŸları da dikkat çekicidir.
Maşatlık Kilisesi
Köyün içinde maÅŸatlık mevkiinde oldukça bakımsız durumda bir kilise daha bulunmaktadır. MaÅŸatlık Kilisesi adıyla anılan ve Post-Bizans özellikleri gösteren kilise, kesme taÅŸlardan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı ve dıştan çıkmalı tek apsisli olan kilisenin 1849 yılında hizmete açılan Kutsal Havariler Kilisesi’nden daha önce yapılmış olabileceÄŸi düşünülmektedir. Kilise kapısı üzerinde büyük bir haç iÅŸareti bulunmaktadır. Kapının üzerinde yer alan kitabesi yok olmuÅŸ durumdadır.
Manastır İlköğretim Okulu
Köyde yaÅŸayan Rumların 1892 yılında kiliseye baÄŸlı bir okul inÅŸa ettikleri bilinmektedir. ‘Manastır Ä°lköğretim Okulu’ adıyla açılan bu okul kesme taÅŸlardan tek katlı olarak yapılmıştır. Duvarların çevrelediÄŸi büyükçe bir bahçesi vardır. Rumların 1924 mübadelesi sonrası bölgeyi terk etmelerini takiben bina, 10 yıl kadar boÅŸ kalmıştır. 1935 yılından sonra bazı düzenlemeler yapılarak tekrar eÄŸitime açılmıştır. Okul 1969 yılında önemli bir revizyon geçirmiÅŸtir. Yenileme sırasında bina iki katlı hale getirilmiÅŸ ve yeni sınıflar, odalar oluÅŸturulmuÅŸtur. Günümüzde ‘Özlüce Ä°lköğretim Okulu’ adıyla bilinen okulda eÄŸitim ve öğretim devam etmektedir.
Özlüce Yeraltı Şehri
Köyün içinde turizme açık bir de yeraltı şehri bulunmaktadır. Tam olarak temizlenmemiş olan yeraltı şehri yatay olarak düzenlenmiş tek katlı bir görüntü sunmaktadır. Geniş bir alana yayılmış olan yeraltı şehrinde kilit taşına kadar olan bölüm daha yenidir. Kilit taşı yaklaşık 2 metre çapındadır ve granitten yapılmıştır. Kilit taşından sonra şehrin kaya oyma mekanlarıyla karşılaşılır. Burada erzak deposu olarak kullanılmış bölümler ve çeşitli odalar bulunmaktadır.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin AÄŸustos 2010 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com