Yazan: Ayça Olcaytu İşçen
Mayıs 2010
Aslen MustafapaÅŸalı; ama yıllarca Ãœrgüp’de, derken Mersin ve Alanya’da yaÅŸadıktan sonra Ãœrgüp’e dönerek anneannesinden kalma kemerli taÅŸ konaÄŸa yerleÅŸmiÅŸ. Lütfen yanlış anlamayın; emekli hemÅŸire Naile Bozkurt’un Kapadokya’yı seçme nedeni sakin bir yaÅŸam sürmek deÄŸil. Daha ilk gördüğü anda sihriyle büyülendiÄŸi ebru sanatına gönül verince hummalı bir çalışmanın içinde bulmuÅŸ kendini. Avanos küpü süslemekten seramik yapımına, kumaÅŸ boyamadan dantele, çiçek dizaynından takı tasarımına kadar uÄŸraÅŸmadığı hobi kalmayan 9 yıllık ebru sanatçısı Naile Bozkurt ile atölyesinde söyleÅŸtik.
Ãœrgüp’teki Altıkapılı Türbe’nin karşısındaki Kütükbayırı yokuÅŸuna sapar sapmaz solumuzda eski bir cami, sağımızda Naile Sanat Evi. Naile Hanım, eÅŸi Mahmut Nedim Beyle birlikte bizi kapıda karşılıyor. GüneÅŸli ilkbahar sabahında taÅŸ konağın ışığı öylesine davetkar ki sohbete baÅŸlamadan önce hemen konağın fotoÄŸrafını çekiyoruz.
Atölyeden içeriye girdiÄŸimizde Naile Hanım hemen teknesinin başına geçiyor ve büyük bir heyecanla bize ebruyu anlatmaya baÅŸlıyor. Önce malzemeleri tanıtıyor. Boyayı, fırçalarını, tarağını, bizlerini, kitreyi, sığır ödünü, hepsini nasıl elleriyle hazırladığını sabırla anlatıyor. “Sır gibi bir ÅŸey ebru. İçinde matematik, kimya, fizik, psikoloji var ama bu sanatın olmazsa olmazı sabır ve emek” diyor Naile Hanım. Dile kolay, önce girizgah kabilinden aldığı ebru eÄŸitimine, Kültür Bakanlığı’nda deÄŸerli sanatçılardan aldığı 200 saatlik kursla devam edip sertifikasını almış. Çalıştığı dönemde nöbetten çıkıp uyumaksızın kursa koÅŸtuÄŸu olurmuÅŸ. “Kursta fırça vuruÅŸları bile iki ay çalışılıyor. Atış talimleri gibi. Ebru hatadan öğrenilen bir sanat. Sadece doÄŸruyu öğrenmek yetmiyor ebruda; hatayı okuyabilmek önemli. Nereye su, nereye öd koyayım, kitremin kıvamı nasıl, bunları hep kağıttan, yaptığımız iÅŸten öğreniriz” derken ilk ürün tekneden çıkıyor.
Boynu bükük laleler, bülbülünü bekleyen güller
Tekneden çıkan ebruya bizim kadar hayretle bakarak, “Bu sanatın beni cezbeden tarafı, tekneden çıkan her kağıdın bir sürpriz oluÅŸu. Bir de suyun yüzeyine damlanın deÄŸdiÄŸi andaki görüntüyü yakalamanın hazzı çok farklı. Çalışmalarım sırasında doÄŸada her ÅŸeyin yuvarlaktan oluÅŸabileceÄŸini gördüm. Bunun içinde çözemediÄŸim bir giz var. Ebrunun bir özelliÄŸi de her eserin tek olması. Benzeri yapılabilir ama aynısı asla” diyor.
Ebruda renkler ve ÅŸekiller birbirini yok etmeden sevmeyi baÅŸarıyor. Bu, hakikaten suyla boyanın aÅŸkı. Lalenin salınan zarafeti, gülün cazibe kokan ÅŸatafatı. Naile Hanım sanki düşüncelerimi duymuÅŸ gibi cevaplıyor beni: “Klasik ebrunun lalesini yaptım ÅŸimdi. Lale Osmanlı’da çini, minyatür, ebru gibi pek çok sanatta kullanılmış. Sonra ebrunun içine farklı çiçekler de sokulmuÅŸ. Ebruda çiçekler dimdik yapılır. Ama ben çok kurallı yapmayı sevmiyorum çiçekleri; biraz dalgalansın, bir eÄŸim olsun, daha doÄŸal görünsün istiyorum.”
Ebrudan elbiseler, eÅŸarplar, kravatlar, seramikler, camlar
15-20 dakikaya kalmıyor, tekneden birbiri ardına çıkan eserler kuruyorlar. Naile Hanım yalnızca beyaz ve renkli kağıtlarla çalışmakla kalmıyor; eÅŸarptan kravata, camdan seramiÄŸe kadar pek çok malzeme kullanarak yaptığı ebruların üzerine çizim de uyguluyor. Hatta geçtiÄŸimiz mart ayında Adana’daki sergisinde ebrudan yaptığı bir elbisesini giymiÅŸ. Elbette ebruyu büyük boyutlarda çalışmak ayrı bir ustalık istiyor.
Bugüne kadar Alanya, Gaziantep, Adana, Kapadokya, Mersin gibi illerde pek çok kiÅŸisel sergi açan Naile Hanım, yerli ve yabancı öğrenciler de yetiÅŸtirdiÄŸini söylüyor: “Geçen sene ABD’den 62 yaşında bir hanım öğrencim oldu. Bu sanatın benzerini Haiti’de öğrenmiÅŸ; hazır boyalar, fabrikasyon kitre kullanarak desenler çiziyor, fırça yerine damlalık kullanıyor, bu nedenle desenleri daha kontrollü. Ebru deÄŸil yaptığı. Bizim çiçek desenlerimizi görünce çok ilgisini çekmiÅŸ, beni arayarak çırağım olmak istediÄŸini söyledi. Çok onur duydum. Biraz Türkçe de biliyor. Buraya geldi, iki ay evimde kalarak her gün ders aldı.”
Kapadokya ebru için ideal
Kapadokya’ya gelen turistlerin içinde kültürü tanımak isteyenlerin ağırlıklı olması, onun burayı tercih etmesinde önemli bir etken olmuÅŸ. Ãœrgüp ve Uçhisar’daki atölyelerinde yerli ve yabancı gruplara ebruyu tanıtan ücretsiz gösteriler düzenleyen, okullarda ve turistik iÅŸletmelerde bu amaçla çalışmalar yapan Naile Hanım, “Ebrunun doÄŸru tanıtılması için çok çaba harcıyorum. Ne kadar çok insana bu sanatı gösterirsem kendimi o kadar ÅŸanslı hissediyorum. Ebruyu ilk kez tanıyan insanların heyecanını paylaÅŸmak çok güzel. Yabancılar çok mistik bir sanat olarak deÄŸerlendiriyorlar, etkileniyorlar. Tanıtımı çıt çıkarmadan izleyip buradan keyifle ayrılıyorlar” diyor.
Biz de ebruyu, Naile Hanım’ı ve Mahmut Nedim Bey’i tanımış olmanın keyfiyle ayrılıyoruz “Naile Sanat Evi”nden. Kimbilir, belki bir gün “çırak” olarak geri döneriz.
Ebru Nedir?
Tekne içindeki yapışkan sıvı üzerine, sanatçının kendi yaptığı fırçalarla, özel hazırladığı boyaları bilinçli bir şekilde damlatarak resim yapma ve bunu kağıt, kumaş, cam vb. malzemelere aktarma sanatı.
Köken olarak “ebr” sözcüğünden türetilen “ebr’i” kelimesinden gelen ebru “bulutumsu” demek. Zamanla “ebr’i” kelimesi TürkçeleÅŸerek “ebru” halini almış. “Yüz suyu” veya “su yüzü” anlamına gelen Farsça “ab-rüy” kelimesinden geldiÄŸi de söylenmektedir.
Ebrunun Tarihi
Geleneksel sanatlarımızdan biri olan ebrunun ne zaman, nasıl ve nerede ortaya çıktığı kesin olarak bilinmiyor. Ãœzerinde tarih taşıyan en eski ebrulu kağıt 16. yy’a ait. Mehmed Ali Kağıtçı, Palette Dergisi’ne (Ä°sviçre) 1969’da yazdığı bir makalede, üstünde 1447 tarihli bir yazının bulunduÄŸu ebru kağıdının Topkapı Sarayı Müzesi’nde olduÄŸunu belirtmiÅŸ, ancak bu belgeye ulaşılamamış. Bazı kaynaklarda ebrunun Buhara’da ortaya çıktığı, Büyük Ä°pek Yolu ile Ä°ran üzerinden ebri ismini alarak Anadolu’ya geldiÄŸi yazar. Genellikle ciltleme iÅŸlemlerinde, hat ve tezhip çalışmalarında kullanılan ebru, Ä°stanbul’da usta-çırak iliÅŸkisi ile olgunlaÅŸarak ilgi çekici bir sanat dalı haline gelmiÅŸ.
Ebruda kullanılan boyaların içindeki toprak kitabın nemini aldığından, sığır ödü de böceklenmesini engellediğinden kitabın ömrünü uzatıyor. Eskiden her ebrunun tek olması özelliğinden yararlanılarak fetvalarda, mali evrakta kilit, şifre gibi de kullanılmış. Özellikle yan tarafları ebruya batırılan defterler ve kitaplardan tek sayfa koparılsa dahi belli olurmuş.
Bu sanatın baÅŸlıca büyük ustaları olarak Åžebek Mehmet Efendi (16. yy), Hatip Mehmet Efendi (18. yy), Ãœsküdarlı Åžeyh Sadık Efendi (19. yy), Hezarfen Edhem Efendi (19. yy), Bekir Efendi (20 yy.) ve Necmeddin Okyay (20 yy.) kabul edilir. Sürdürenler ise N. Okyay’ın oÄŸulları Sami ve Sacid Okyay ile Neyzen Niyazi Sayın ve Mustafa Düzgünman’dır.
Klasik Ebru Çeşitleri
Akkase ebru: Üzerine yazı yazılan kağıtların kenarları ve orta kısmına farklı renkte yapılır.
Battal ebru: Su üzerine serpilen boyaların olduğu gibi kağıda geçirilmesiyle elde edilen, en eski ve en basit ebru.
Gelgit Ebru: Battal ebrudan sonra, önce enlemesine boydan boya, daha sonra yukarıdan aşağıya çizgiler çekildiğinde elde edilen ebru.
Taraklı ebru: Gelgit ebrunun tarakla soldan sağa doğru çekilmesiyle elde edilen ebru.
Şal ebru: Gelgit ebruya sarmal biçimler verilmesiyle elde edilen ebru.
Hafif ebru: Şal ebru ve taraklı ebrunun açık renklerle yapılanı.
Bülbül yuvası ebru: Gelgit ebrunun tarakla sağa sola açılmasıyla elde edilen ebru.
Çifte aharlı ebru: Üzerine önce nişasta, sonra yumurta akı ile ahar sürülmüş ebru.
Hatip ebrusu: Ayasofya’da hatiplik eden Hatip Mehmed Efendi’nin (18. yy) yaptığı ebrular. Battal ebrudan sonra bizle boya damlatılarak biz ya da at kılıyla damlalar ÅŸekillendirilir.
Necmeddin ebrusu: MeÅŸhur hattat, ciltçi ve ebrucu Necmeddin Okyay’ın (1883-1976) icadı olan çiçek ÅŸekilli ebrular.
Somaki ebrusu: Somaki mermerine benzeyen ebru.
Kumlu ebru: Yüzey gerilimi düşük bir teknede, sürekli aynı noktaya boya damlatarak yapılır.
Neftli Ebru: Battal ebru türünde tekneye atılan son boyanın içine neft katılarak yapılan ebru.
Zerefşanlı ebru: Herhangi bir ebrunun zeminine altın serpilmesiyle oluşan ebru.
Ebru malzemeleri
Tekne: Galvaniz sac, krom, cam veya tahtadan üretilmiÅŸ, ebru çalışmasının yapılacağı kap. Günümüz atölyelerinde kullanılan standart tekne ölçüsü 35 x 50 cm, derinliÄŸi ise 5-6 cm’dir.
Kitre: Geven otunun köke yakın bölgesinden çizilerek akıtılmış öz suyu. Kurutulmuş halde aktarlarda satılır.
Kitre torbası: Amerikan bezinden yapılır. Kitrenin süzülmesi için kullanılır.
Boyalar: Suda erimeyen, yağ içermeyen, oksit ve pigment boyalar. Ebrucu oksit boyaları yaklaşık 2 saat mermer veya cam üzerinde özel bir teknikle ezip 2 ay dinlendirerek hazırlar.
Fırçalar: At kılı ve gül dalından yapılarak özel bir teknikle bağlanır. At kılı boyayı tuttuğu için, gül dalı da hem esnek ve dayanıklı olduğu hem de küf tutmadığı için tercih edilir.
Öd: Mezbahalardan taze olarak alınan sığır ödü benmari usulü kaynatılarak kullanılır.
Tarak: Tahta çıta üzerine istenilen aralıklarla çakılan çivilerden oluşur.
Kağıt: Tekne ölçüsünden 1 cm kısa olan, yüzeyi temiz ve pürüzsüz 1. hamur kağıt kullanılır.
Desteseng: Ebru boyalarını ezmek için kullanılan mermer.
Biz: Çeşitli kalınlıklarda çivilerden ve şişlerden kalın gül dallarına veya tahtalara saplayarak yapılır. Ebruya şekil vermek için kullanılır.
Spatula: Tekneyi sıyırmak ve karıştırmak için gereklidir.
Kavanozlar: Ezilen boyaların saklanması ve hazırlanması için kullanılır.
Ayrıntılı bilgi için: www.nailesanat.com
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Mayıs 2010 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com