EVLERİ, OKULLARI, KİLİSELERİ, KÜTÜPHANESİ, HAMAM ve ÇEŞMELERİYLE
Yazan: Yavuz İşçen
Mayıs 2010
1924 Mübadelesi öncesinde NevÅŸehir’de yaÅŸayan Rumlar, ‘Kahveci Dağı’ olarak adlandırılan dağın eteklerinde bir mahalle oluÅŸturmuÅŸlardı. Bugün halk arasında Rum Mahallesi olarak bilinen bölgede eskiden, Rum BaÅŸ, Rum Orta ve Rum AÅŸağı olmak üzere üç bölümlü bir Rum Mahallesi yer alıyordu. NevÅŸehirli Ortodoksların 1911 yılında kurmuÅŸ olduÄŸu Papa Yeorgios Cemiyeti, 1912 ve 1913 yıllarında Karamanlıca olarak yazılmış NevÅŸehir Salnamelerini yayınladı. Bu salnamelerden edindiÄŸimiz bilgilere göre, NevÅŸehir Rum Mahallesi yukarıdan aÅŸağıya, antik Yunan tiyatrolarında olduÄŸu gibi basamaklı biçimde yapılandırılmıştı. Mahallede konak tipi gösteriÅŸli evlerin yanı sıra, çeÅŸmeler, çarşı, dükkanlar, çeÅŸitli okullar, kütüphane, iki kilise ve bir hamam bulunuyordu. Rumların refah içinde yaÅŸadıkları bu mahalle, uzun yıllar NiÄŸde sancağına baÄŸlı olarak varlığını sürdürmüş olan NevÅŸehir’e, NiÄŸde tarafından gelirken ilk dikkati çeken yer oluyordu. Hatta burası Ä°stanbul’daki Pera’ya benzetiliyordu. Rumların 1924 mübadelesi ile bölgeyi terk etmelerini takiben Rum Mahallesi günden güne bakımsız hale geldi ve birçok yapı yıkılarak yok oldu. NevÅŸehir’deki Rum Mahallesi bugün Cumhuriyet Mahallesi adıyla anılmakta ve harabe görüntüsü ile içimizi acıtmaktadır. Yazımızın ilerleyen bölümlerinde NevÅŸehir Rum Mahallesi’ndeki yapılar ve yaÅŸam tarzı hakkında bilgi verilecektir.
NevÅŸehir’in Post-Bizans Kiliseleri
Anadolu’da Türk ve Müslüman toplulukların 1000’li yıllardan itibaren yerleÅŸmesine baÄŸlı olarak gayrimüslim unsurların bazı kısıtlamalarla karşılaÅŸtıkları söylenebilir. 1453 yılında Ä°stanbul’un fethi ve Bizans adı verilen DoÄŸu Roma Ä°mparatorluÄŸu’nun yıkılmasıyla bu süreç yeni bir kimlik kazanmıştır. Ä°stanbul’un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmet, gayrimüslim azınlıklara dini özgürlükler tanımakla birlikte yeni kilise yapılmasını yasaklamıştır. Bu yasak 18. yy’ın ikinci yarısına kadar devam etmiÅŸ ve Osmanlı Devleti’nin güç kaybetmesiyle baÄŸlantı olarak yapılan anlaÅŸmalarla ortadan kaldırılmıştır. I. Abdülhamid döneminde, Rusya ile 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca AntlaÅŸması ve 1779 yılında imzalanan Aynalı Kavak AntlaÅŸması sonrasında gayrimüslim azınlıklar yeni kilise inÅŸa edebilme hakkı kazanmışlardır. Daha sonra çıkartılan Tanzimat ve Islahat Fermanları ile bu haklar daha da geniÅŸletilmiÅŸtir. Bu yıllardan sonra yapılan kiliseler batılı yazarlar tarafından Bizans sonrası anlamında, ‘Post-Bizans Kiliseler’ olarak adlandırılmaktadır.
NevÅŸehir merkezde yapılmış olan Post-Bizans kilise sayısı üçtür. Bunlardan biri Karasoku Mahallesi’nde Karasoku Camisi yakınlarında yapılmış olan Ermeni Kilisesi’dir. Bu kilisenin çevresinde 100 kadar evden oluÅŸan geniÅŸ bir Ermeni Mahallesi bulunuyordu. YaÅŸlıların ‘kisle’ olarak adlandırdıkları bu mevkii, ÅŸimdiki Nar Caddesi’nin batı tarafında kalmaktadır. Ermeni Kilisesi ÅŸehrin yeniden yapılandırılması sırasında yıkılmış ve yerine blok apartmanlar inÅŸa edilmiÅŸtir. Ä°ki katlı ve localı bir yapısı olan kilisenin bazı taÅŸlarından 1950 yılında inÅŸa edilen NevÅŸehir Lisesi’nin giriÅŸ merdivenlerinin yapıldığı bilinmektedir. Bu kiliseden günümüze baÅŸka bir kalıntı ulaÅŸmamıştır. DiÄŸer iki kilise ise araÅŸtırmamızın konusunu oluÅŸturan Rum Mahallesi’nde bulunmaktadır. Ortodoks Rumlar tarafından yapılmış olan bu kiliseler, bugün sadece çan kulesi bize ulaÅŸmış olan Çanlı Kilise ve sonradan bir süre cezaevi olarak da kullanılmış olan Meryemana Kilisesi’dir.
Çanlı Kilise (Hagios Georgios Kilisesi)
NevÅŸehir merkezde Cumhuriyet Mahallesi’nde Ä°brahimpaÅŸa Ä°lkokulu’nun bulunduÄŸu yerde yapılmış olan kiliseden günümüze 4 katlı çan kulesi ve bazı duvar kalıntılarının dışında bir ÅŸey ulaÅŸmamıştır. Ä°lkokul bugün yıkık ve kullanım dışıdır. Kilisenin 1797 yılında yapıldığı bilinmektedir. 1860 yılında kubbesi, 1885 yılında kadınlar bölümü yapılmış, 1870 yılında ise avlusuna 4 katlı bir çan kulesi eklenmiÅŸtir. Kesme taÅŸlardan yapılmış çan kulesi, 1992 yılında Kültür Bakanlığı tarafından onarım programına alınmıştır. Bugün okulun bahçesinde görülebilir durumdadır.
Meryemana Kilisesi (Koimesis Theotoku Kilisesi)
NevÅŸehir merkezde Cumhuriyet Mahallesi’nde eskilerin ‘kilise önü’ dedikleri mevkidedir. Günümüze kadar ulaÅŸmış olan yapı bugün oldukça bakımsız durumdadır. Adını içinde bulunan ‘Meryem’in Ölümü (Koimesis)’ sahnesinden aldığı düşünülen kilise günümüzde Meryemana Kilisesi adıyla anılmaktadır. Kilisenin 1849 yılında yapılmış olduÄŸu bilinmektedir.
Kesme taÅŸlardan yapılmış olan kilise dışarıdan bakıldığında 5 nefli bir bazilika görünümündedir. 1 ve 5. nefler yarı açık biçimde olup narteksle birlikte yapıyı “U” biçiminde kuÅŸatır konumdadır. 3. nef diÄŸerlerinden daha geniÅŸtir ve yapının ana apsisini oluÅŸturur. Apsisin bulunduÄŸu kısım haricinde, dış cephede sütunların taşıdığı kemerli bir ön bölüm kullanılmıştır. Bu bölümlerde ikisi duvarların içine gömülmüş biçimde, diÄŸerleri ise serbest taşıyıcı unsurlar olarak toplam 13 sütun yer almaktadır. Yapının çatısı ters biçimde duran “W” gibidir. Kilisede neflerin yuvarlak kısımlarında bulunan birer pencerenin yanı sıra yapının bütün cephelerinde 5’er pencere olmak üzere toplam 25 pencereden bahsedilebilir. Bunlara ilaveten apsisin olduÄŸu kenar ile bunun simetrik olarak karşısında bulunan kenarda yuvarlak birer pencere ile kalan diÄŸer iki simetrik kenar üzerinde de dikdörtgen iki pencere daha görülmektedir. Kilisenin dışında sol baÅŸta bulunan nef üzerinde bir çan kulesi bulunuyordu. Çan kulesinin boyu yapının çatı yüksekliÄŸi ile hemen hemen aynıydı. Bu kule günümüzde yok olmuÅŸtur. Dikkat edilirse nef üzerinde temel kalıntıları görülebilir.
Rumların 1924 mübadelesi sonrası bölgeyi terk etmelerini takiben kilise bir süre boÅŸ olarak durmuÅŸtur. Daha sonra cezaevi olarak kullanılmasına karar verilmiÅŸ ve içinde çeÅŸitli düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler sırasında yapıda çatıyı taşıyan sütunların araları duvarlar ile örülerek küçük koÄŸuÅŸlar oluÅŸturulmuÅŸtur. Oldukça yüksek tavanlı olan kilise, ikiye bölünerek iki katlı hale getirilmiÅŸtir. Kazanılan alanlara çeÅŸitli odalar, banyo ve tuvaletler ilave edilmiÅŸtir. Yapı düzenlenen yeni haliyle 1950-1983 yılları arasında NevÅŸehir Cezaevi olarak kullanılmıştır. 1983 yılında yeni cezaevi yapılınca yapı boÅŸaltılmış ve 1986 yılında Milli Emlak Müdürlüğü tarafından, kültürel amaçlı faaliyetlerde kullanılması ÅŸartıyla NevÅŸehir Belediyesi’ne tahsis edilmiÅŸtir. Bu tarihten sonra yapı ile ilgilenildiÄŸi söylenemez. 2003 yılında dönemin belediye baÅŸkanının kiliseyi kültür merkezine çevirmek üzere bir restorasyon projesi hazırlattığı, ancak yerel seçimler sonucu belediye baÅŸkanı deÄŸiÅŸince bu projenin yarım kaldığı bilinmektedir. Kilise bugün kaderine terk edilmiÅŸ durumdadır. Kilisenin üzerinde NevÅŸehir Belediyesi tarafından koyulmuÅŸ bir tabela göze çarpmaktadır. Tabelada, “Bu bina A-22 envanter nolu K.T.V.K. kurulunca tescilli korunacak bina olup yıkılması yasaktır” yazmaktadır. Rum Mahallesi’nde üzerlerinde benzer tabelaların yazılı olduÄŸu çeÅŸitli evlerin yıkıldığı gözönüne alınırsa bu tür tabelaların yeterli korumayı saÄŸlamadığı bir gerçektir. Yapının acilen restorasyon programına alınması ve çok geç olmadan gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Meryemana Kilisesi’nin ünlü konukları
Kilisenin, cezaevi olarak kullanıldığı yıllarda ve sonrasında önemli bazı konukları olmuÅŸtur. Bunlar arasında, Yılmaz Güney, Kemal Tahir, Türkan Åžoray, Hakan Balamir, Mükremin Tokmak ve Fener Rum PatriÄŸi Bartholomeos sayılabilir. Kimisi cezasını çekmeye, kimisi film çekmeye, kimisi ise dikkat çekmeye gelmiÅŸ Meryemana Kilisesi’ne. Bu konukları kısaca tanıtmak yapının tarihi kimliÄŸini hissetmemiz açısından anlamlı olacaktır.
Yılmaz Güney
Çok yönlü sanatçı kiÅŸiliÄŸi ile tanıdığımız Yılmaz Güney Tatlı Bela isimli filmin çekimi sırasında 1961 yılında gözaltına alınarak Ãœsküdar PaÅŸakapısı Cezaevi ve ardından NevÅŸehir Cezaevi’ne nakledilmiÅŸtir. “Benim ilk okulumdur” diye nitelendirdiÄŸi NevÅŸehir Cezaevi’nde kendine yeni bir hayat akışı belirleyen sanatçı, roman yazmaya ilk kez burada baÅŸlamıştır. ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanı, NevÅŸehir Cezaevi’nin siyasiler koÄŸuÅŸunda geceli gündüzlü on altı aylık bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. 20 ay kadar NevÅŸehir Cezaevi’nde kalan sanatçı, 1962 Aralık ayında sürgün cezasını çekmek üzere Konya’ya gönderilmiÅŸtir.
Kemal Tahir
Edebiyatçılarımızdan Kemal Tahir ise, Nazım Hikmet’le birlikte yargılandığı Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce 1938 yılında tutuklanarak “askeri isyana teÅŸvik” suçlamasıyla 15 yıl hapse mahkum edilmiÅŸ ve sırasıyla, Çankırı, Çorum, KırÅŸehir, Malatya ve NevÅŸehir cezaevlerinde hapis yatmıştır. Romancımızın 1948-1950 yılları arasında NevÅŸehir Cezaevi’nde bulunduÄŸu bilinmektedir. Kemal Tahir çıkartılan genel af sonrasında 1950 yılında serbest kalmıştır.
Mahpus film ekibi
1983 yılına kadar cezaevi olarak kullanılan kilisede, cezaevi olarak kullanıldığı yıllarda bir de film çekimi yapılmıştır. BaÅŸrollerini Türkan Åžoray ve Hakan Balamir’in oynadıkları 1973 yılı yapımı Mahpus filminde kullanılan cezaevi, bir zamanlar Meryemana Kilisesi adıyla bilinen NevÅŸehir Cezaevi’dir. Kocasını çok seven bir kadının, kocası uÄŸruna cinayet iÅŸlemesi ve daha sonra cezaevinde kocası tarafından baÅŸka bir kadın için terk edilmesini konu alan film dramatik konusu ve kilisenin 1973 yıllarındaki durumunu görmek isteyenler için bulunmaz bir belge niteliÄŸindedir.
Mükremin Tokmak
Günümüzde ÖDP NevÅŸehir il baÅŸkanlığını yapan Mükremin Tokmak 1980 askeri darbesinden sonra tutuklandığında NevÅŸehir Cezaevi’nde yatmış. Kendisi ile yaptığımız bir sohbette, cezaevine geldiÄŸinde kilisenin içinde bulunan fresklerin üzerinin boyanarak kapatılmış durumda olduÄŸunu ve sol görüşlü tutukluların bunları temizlemek üzere cezaevi yönetimine baÅŸvurduklarını, yönetimin bu talebi kabul etmesi üzerine restorasyon titizliÄŸinde freskleri temizlediklerini anlatmıştı. Ancak daha sonra yapılan bir koÄŸuÅŸ deÄŸiÅŸikliÄŸinin ardından aynı koÄŸuÅŸa yerleÅŸtirilen saÄŸ görüşlü tutukluların fresklerin üzerini tekrar boyadıklarını öğrendiÄŸinde çok üzüldüklerini gülerek anlatmıştı.
Bartholomeos
Meryemana Kilisesi’ni geçtiÄŸimiz yıl Fener Rum PatriÄŸi Bartholomeos ziyaret etmiÅŸtir. Romanya Patrikhanesi’nin 2009 yılını Kayserili Aziz Basileos’a ithaf etmesi nedeniyle Fener Rum PatriÄŸi Bartholomeos, Romanya PatriÄŸi Daniel ve beraberindeki heyet 2009 yılında Kapadokya’yı ziyarete gelmiÅŸtir. Bu ziyaret çerçevesinde gezilen yerler arasında NevÅŸehir’deki Meryemana Kilisesi de yer almıştır. PatriÄŸin harabe haldeki bu kiliseyi görmek istemesi kilisenin içler acısı haline dikkat çekmek olarak yorumlanabilir.
Rum Hamamı
NevÅŸehir merkezde Rum Mahallesi’nde Rumlar tarafından yaptırılmış güzel bir hamam yer alıyordu. Yüksekçe bir dış duvar tarafından çevrelenen hamamın geniÅŸ bir bahçesi vardı. Hamamın yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1800’lü yılların başında yapıldığı tahmin edilmektedir. Rum Hamamı ya da “Gavur Hamamı” adıyla bilinen yapı bugün Meryemana Kilisesi’nin üst tarafında biraz yukarıda yer almaktadır. Suyunun Rum topluluÄŸunun çabalarıyla 1812 yılında Göre tarafından açılan tüneller aracılığıyla takviye edildiÄŸini bildiÄŸimiz Rum Hamamı, günümüzde büyük oranda yıkılmış durumdadır. Kubbesinin bir bölümü son yıllarda çökmüştür. İçinde duvara boyanmış çeÅŸitli süslemeleri ve ana giriÅŸ kapısının üst alınlığında yer alan çift baÅŸlı kartal kabartmasıyla bilinen bu yapıda süslemelerin çoÄŸu yok olmuÅŸtur. Çift baÅŸlı kartal kabartması ise çalınmak istenmiÅŸ, ancak hırsızlar yakalanmış ve kabartma NevÅŸehir Müzesi’nde koruma altına alınmıştır.
Rum Mahallesi’nde su sistemi ve çeÅŸmeler
Damat Ä°brahim PaÅŸa’nın sadrazamlığı ve NevÅŸehir’in 1725 yılında il yapılmasını takiben NevÅŸehir merkezde 18 tane çeÅŸme yaptırılmıştı. Bu çeÅŸmelerin çoÄŸunun suları Güvercinlik Dağı’ndan getirilmiÅŸti. Åžehrin hızlı büyümesi karşısında yetersiz kalan su ÅŸebekesinin takviyesi amacıyla ÅŸehirde yaÅŸayan Rumlar, özellikle kendi mahallelerinin su ihtiyacını karşılayabilmek için 1812 yılında bir giriÅŸimde bulundular ve Göre tarafından kaya içinde oluÅŸturulan tüneller aracılığı ile ÅŸehre su getirmeyi baÅŸardılar. Getirilen su daha sonra yeraltına döşenen künkler yardımı ile mahalle çeÅŸmelerine dağıtıldı. Göre’den getirilen su lezzetli bir içme suyu olduÄŸundan halkın bu çeÅŸmelerin suyuna ilgisinin fazla olduÄŸu bilinmektedir. Göre suyu NevÅŸehir’e ulaÅŸtığında önce Rum Hamamı’na geliyor ve buradan da çeÅŸmelere ulaşıyordu. 2004 yılında Göre’de yer altı ÅŸehri olması muhtemel bazı mekanlarda araÅŸtırma yapmıştık. Bu sırada kaya oyma bir deponun sahibi deposuna bitiÅŸik uzun tünelleri bize göstermiÅŸti. Bu tünellerin NevÅŸehir’e kadar devam ettiÄŸini (yaklaşık 6-7 km) söylediÄŸinde doÄŸal olarak abarttığını düşünmüştüm. Oysa ÅŸimdi o gün kısmen içine girdiÄŸimiz tünellerin 1812 yılında açılan suyolu olduÄŸunu anlıyorum.
Suyun ÅŸehre getirilmesini saÄŸlayan kiÅŸi Marenko adıyla bilinen bir fırıncıdır. Bu iÅŸ için Ä°stanbul’a giderek PadiÅŸahtan ferman çıkarttığı söylenmektedir. Getirilen sudan, Rum Mahallesinde bulunan 16 çeÅŸmenin yanı sıra Müslüman mahallelerindeki çeÅŸmelere de belli bir ölçüde su verildiÄŸi bilinmektedir. Marenko, NevÅŸehirli Ortodoksların 1911 yılında kurmuÅŸ olduÄŸu Papa Yeorgios Cemiyeti’nin baÅŸkanı Papa Yeorgios’un babasıdır. Papa Yeorgios, Müslümanlar tarafından da sevilen ve sayılan bir kiÅŸidir. Müslümanlar onu ‘küçük keÅŸiÅŸ’ lakabı ile anmaktadır. Bu bakımdan 1812 yılında NevÅŸehir’e getirilen su, halk arasında ‘keÅŸiÅŸin suyu’ olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde Rum Mahallesi’nde Meryemana Kilisesi’ne giden yol üzerinde yapılan çeÅŸmelerden biri Müslümanlarca “KeÅŸiÅŸ ÇeÅŸmesi” adıyla anılıyordu. Bu çeÅŸme günümüzde yok olmuÅŸtur. Rum Mahallesi’nde KeÅŸiÅŸ ÇeÅŸmesi’nin yanı sıra bize bilgileri ulaÅŸan Kilise ÇeÅŸmesi adıyla anılan iki çeÅŸme daha bulunuyordu. Bunlar mahalledeki iki kilisenin bitiÅŸiÄŸinde yer alıyordu. Meryemana Kilisesi dış duvarı üzerindeki çeÅŸme günümüze ulaÅŸmamıştır. Çanlı Kilise çeÅŸmesi ise bugün yıkık durumdaki Ä°brahimpaÅŸa Ä°lkokulu’nun duvarında görülebilir.
Rum Mahallesi’nde okullar ve eÄŸitim
Åžemsettin Sami, Kamus-ül-Alam adlı kitabında 1870 yılında NevÅŸehir’de 8528 Rum, 469 Ermeni ve 29194 Müslüman yaÅŸadığını yazmaktadır. Rumlar genel okulların yaygınlaÅŸtığı 1850’li yıllar öncesinde, çocukların eÄŸitimi için belli bir örgütlenme yaratmışlardı. Bu örgütlenme aile içi eÄŸitim ve özel öğretmenler tarafından yürütülen ‘ev okulları’ temeline dayanıyordu. Ev okullarının, sonradan açılan genel okulların yanında 1880 yıllarına kadar varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.
NevÅŸehir’de Rum topluluÄŸa ait cemaat okullarının açılabilmesi için örgütlü çabalar 1820 yılında baÅŸlatılmıştır. Ä°stanbul’da yaÅŸayan NevÅŸehirlilerin bu amaçla aynı yıl bir eforiya (mütevelli heyeti) oluÅŸturdukları bilinmektedir. Bu örgütlenme 1856 yılında NevÅŸehir’deki Rum okullarının idaresini üstlenen Filippos Aristovulos’un olaÄŸanüstü çabalarıyla hız kazanmış ve ilk sonuçlarını vermeye baÅŸlamıştır. Bu dönemde Rum Mahallesinde, 3 anaokulu (Nepiagogeia), 6 sınıflı (yıllık) bir kız okulu (Partenagogeion) ve 7 sınıflı (yıllık) bir erkek okulu (Astiki Sholi) açılmıştır. Bu okullarda uygulanan ders programları Yunanistan’daki okullardan pek farklı deÄŸildir. NevÅŸehir’deki ilk kız okulu 1869 yılında, erkek okulu 1870 yılında derslere baÅŸlamıştır. 1872 yılında öğretime baÅŸlayan ana okulunun ise açıldığında 4-7 yaÅŸ arası 65 kız ve erkek öğrencisi olduÄŸu bilinmektedir. 1800’lü yılların sonunda anaokullarında 300, kız okulunda 257, erkek okulunda ise 357 öğrenci olmak üzere toplam 914 öğrencinin okuduÄŸu saptanmıştır. 1904 yılında bu sayı 1200 olarak belirlenmiÅŸtir. Rum okullarının idaresini üstlenen Aristovulos görevi süresince (1856-1893) Rum Mahallesi’ndeki kütüphaneyi de geliÅŸtirmiÅŸtir. Öldüğünde bu kütüphanede 1300 kitap bırakmıştır.
Kısa sürede yaÅŸanan hızlı geliÅŸmede, Ä°stanbul’da yaÅŸayan NevÅŸehirlilerin oluÅŸturdukları eforiyanın (mütevelli heyeti), imar faaliyetlerine hız verebilmek amacıyla 1875 yılında ‘mektep parası’ denilen bir tür zorunlu bağış politikası uygulamasının payı büyüktür. Bu politika ile Ä°stanbul’da yaÅŸayan NevÅŸehirli peynir tüccarları sattıkları her teneke peynir başına belli bir bağış ödemek zorunda bırakılmışlardır. Toplanan paralar okulların yapımına aktarılmıştır. Hatta 1902 yılında inÅŸa edilen ‘NevÅŸehir Hanı’ da bu paralarla yaptırılmıştır.
Ä°ttihat ve Terakki partisi döneminde Rum okullarının üzerinde belli bir baskı uygulanmaya çalışıldığı gözlenmektedir. 1913 ve 1915’te yayınlanan eÄŸitimle ilgili talimnamelerle, Rum okullarında Türkçe dersinin Türk öğretmenler tarafından okutulacağı karar altına alınmıştır. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın baÅŸlaması okullardaki eÄŸitimi ve Rumların imar faaliyetlerini sekteye uÄŸrattığı bilinmektedir. NevÅŸehir’de 1913 yılında temeli atılan spor kompleksinin yapımının bu nedenle yarım kaldığı düşünülmektedir. Spor kompleksi inÅŸaatının Ä°stanbul BeyoÄŸlu’nda ErmiÅŸ Pastanesi sahibi Kiriakidis’in bağışlarıyla baÅŸlatıldığını biliyoruz. 1919 yılında baÅŸlayan Türk KurtuluÅŸ Savaşı, Anadolu’daki Rum topluluÄŸun sıkıntılı günlerinin baÅŸlangıcıdır. Bu süreç, savaÅŸ sonrası 1924 yılında imzalanan Lozan AntlaÅŸması ve alınan mübadele kararı sonrasında Rumların her ÅŸeylerini bırakarak Anadolu’yu terk etmelerine kadar devam etmiÅŸtir.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Mayıs 2010 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com