Yazan: Ayça Olcaytu İşçen
Mayıs 2010
Kapadokya vadilerini keÅŸfetmeye can atan grafik tasarımcımız AyÅŸe ile eÅŸi Yasin’e “sizi, içinde gerilim filmi çekilen vadide yürüteceÄŸiz” dediÄŸimizde ürperir gibi oldular ama özellikle kelebek fotoÄŸrafı çekmeye bayılan arkadaşımız Cafer’in bize rehberlik yapacağını söyleyince aniden rahatladılar. Kelebek gibi zarif bir hayvanın gerilimle ne iÅŸi olabilirdi? AÅŸağıda okuyacağınız yazı, çeÅŸit çeÅŸit kelebeklerle, el deÄŸmemiÅŸ kırmızı ve sarı erik aÄŸaçlarıyla, gür bir bitki örtüsüyle, aÄŸaçlarla, şırıl şırıl akan dereyle, kiliselerle, haÅŸmetli güvercinliklerle süslü Gomeda ve Ãœzengi Vadileri’ni Kapadokya standartlarında serin sayılabilecek bir yaz günü yürüyüşümüzün hikayesidir.
Vadileri sabahın erkeninde yürümek iyidir ama biz o gün biraz geciktik. Öncelikle, iki gündür Kapadokya’da fellik fellik dolaÅŸtırdığımız AyÅŸe ve Yasin’i erkenden uyandırmaya kıyamadık. Bir de sadece bu vadiyi yürümek için ÅŸehir dışından gelecek kelebek fotoÄŸrafçısı KurtuluÅŸ ile babasını bekledik. Bölgenin deneyimli rehberlerinden Sevim’in yürüyüşsever aÄŸabeyi Selim de bize katılınca sekiz kiÅŸiye çıkan ekibimizin üç arabasıyla yola koyulduk. Tarih 26 Temmuz 2009, saat ise 10:00’du.
Ãœrgüp-MustafapaÅŸa yoluna girdikten yaklaşık 2.5 km sonra, yürüyüşü bitireceÄŸimiz noktaya Cafer’in arabasını bırakarak devam ettik ve saÄŸdan Ayvalı Köyü ayrımına saptık. Ayrımdan yaklaşık 2 km sonra çeÅŸmenin yanından, saÄŸdan bir yol ayrılıyor. Ayrımda ‘Gomeda Harabeleri’ yazılı bir tabela var. Vadi adını bu tarihi kalıntılardan alıyor. Bu yolu takip ettiÄŸimizde 1200 m sonra birkaç arabanın park edilebileceÄŸi küçük bir alana ulaÅŸtık. Yürüdüğümüz gün ilk 200 m’si kilitli parke taşı, kalanı toprak olan yolda yapım çalışmaları devam ediyordu. Alana arabalarımızı bırakıldıktan sonra yürüyüşe baÅŸladık.
Sarı ve kırmızı erikler
Gomeda Vadisi’ne girmeden hemen saÄŸ tarafta, mini araba parkının altında yer alan ve Alakara Kilisesi adıyla bilinen kilise kalıntısını inceledikten sonra 10 dakikalık bir yürüyüşle vadinin içine indik. Yaklaşık 200 m kadar sonra sol taraftaki kayalık kesim üzerinde bulunan Aziz Basilios Kilisesi’ne kısa bir tırmanış sonrasında ulaÅŸtık. Kiliseye tırmanacağınız noktada herhangi bir tabela yok. Ayrıca, vadinin içinde yoÄŸun bir bitki örtüsü bulunduÄŸundan size yol gösterecek deneyimli bir doÄŸa rehberiyle yola çıkmanızda yarar var. Neyse ki, kayanın en tepesindeki kilisenin önünde tabela bulunuyor!
Aziz Basilios Kilise’sinde uzunca bir fotoÄŸraf molası verdikten sonra tekrar vadiye inerek yürüyüşümüze devam ettik. Rengarenk kelebeklerin cazibesinden başı dönen rehberimiz Cafer ile arkadaşı KurtuluÅŸ’un üç adımda bir fotoÄŸraf molası vermesi sayesinde etrafımızı Sherlock Holmes edasında inceleme fırsatı buluyorduk. Bu fırsat kimi zaman sulu, lezzetli erik aÄŸaçlarının da fark edilmesine yaradı. Turist grupları tarafından pek yürünmeyen bir vadi olduÄŸundan dalları hala dolu olan bu aÄŸaçlar bize güzel birer hediye oldular.
Eller yukarı!
Vadinin ortasından akan dereyi sıklıkla geçmek zorunda kalmak yürüyüşümüzü ayrıca renklendiriyordu. Yaz mevsiminde olduÄŸumuz için geniÅŸliÄŸi 1-2 metre civarındaki dereyi bazen zıplayarak, bazen de üzerine atılan aÄŸaç kütüklerini kullanarak yaklaşık 30 kez geçmek durumunda kaldık. Ancak, yağışlı mevsimlerde dere coÅŸacağından su geçirmeyen bir ayakkabıyla yürümeniz önerilir. Ayrıca, su demek bitki, aÄŸaç demek. Gomeda Vadisi bu açıdan Kapadokya’nın belki de en zengin vadisi. Özellikle ısırgan ve çalı fazlaca olduÄŸundan uzun kollu t-shirt ve uzun eÅŸofman giymenizde yarar var. Yoksa bizim gibi “eller yukarı” pozisyonunu alarak kameralara yakalanmanız kaçınılmaz olacaktır. Nitekim, yanında getirdiÄŸi mini el kamerasıyla vadi yürüyüşünü kaydeden Selim’in çekmekten en keyif aldığı kareler bu anlar oldu.
Çok katlı güvercinlikler
Gomeda Vadisi’nin bitip Ãœzengi Vadisi’nin baÅŸladığı noktada karşınıza devasa güvercinlikler çıkıyor. Yüksek kaya duvarlarına oyulmuÅŸ bu heybetli güvercinliklerin bazılarında süslemeler dikkati çekiyor. Bu noktada uzunca bir mola vererek hem bu etkileyici güvercinlikleri inceledik, hem de fotoÄŸraf aÅŸkına epeyce arkamızda kalan Cafer ile KurtuluÅŸ’u bekledik. Vadinin bu bölümüne Ortahisar Pancarlık Kilisesi tarafından gelen toprak bir araba yoluyla yaz aylarında ulaÅŸmak mümkün.
Güvercinliklerden sonra vadi geniÅŸleyerek dere yatağı üzerinden ilerliyor. Vadiye ismini veren ve Ortahisar’ın güneyinden baÅŸlayıp Damsa Çayı ile birleÅŸen Ãœzengi Deresi’nin akış yönünü takiben yürüyüşe devam ettik. Vadinin sonlarına doÄŸru sol tarafta bir maden suyu kaynağı ile karşılaÅŸtık. Ãœzengi İçmecesi adı ile bilinen ve debisi saniyede yarım litre olan içmecenin, karaciÄŸer, safra kesesi sorunları, sindirim bozuklukları ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiÄŸi söyleniyor. Ekibimizden bazıları bu sudan faydalanmayı ihmal etmeyerek yoÄŸun kükürt kokusuna raÄŸmen bol miktarda içtiler.
Yürüyüşün içmeceden sonraki bölümü tamamen güneÅŸ altında devam ederek yaklaşık 15-20 dakika sürdü. Ãœrgüp-MustafapaÅŸa asfaltına, Cafer’in arabasını bıraktığımız noktaya çıktığımızda saat 15:00 olmuÅŸtu. Toplamda 6 km yürümemize raÄŸmen epeyce yorulmuÅŸ ve acıkmıştık. Gomeda Vadisi’nin baÅŸlangıcına bıraktığımız diÄŸer iki arabanın da alınmasından sonra Ãœrgüp’e gelerek guruldayan midelerimizi susturduk ve bir saat sonra Ankara’ya dönecek olan AyÅŸe ve Yasin’i otellerine bıraktık.
Alakara Kilisesi
Gomeda Vadisi’ne girmeden hemen saÄŸ tarafta, tabelası bulunmayan, Alakara Kilisesi adıyla bilinen bir kilise kalıntısı yer almaktadır. Kilise, kayaya oyularak yapılmış eski bir kilisenin sonraki dönemlerde duvar örgüsüyle geniÅŸletilmesiyle son biçimini almıştır. Batı tarafında kullanılmayan bir kapısı bulunan kilise tek apsislidir. Apsise kemerli bir bölümden geçilerek girilir. Kemerlerin üzerinde aziz tasvirleri göze çarpmaktadır. Apsiste Ä°sa ve 12 havarisinin resimleri ile melekler görülmektedir.
Aziz Basilios Kilisesi
Gomeda Vadisi’ne indikten yaklaşık 200 m kadar sonra sol taraftaki (vadinin batı yakası) kayalık kesim üzerinde bulunan ve kısa bir tırmanışla ulaşılan Aziz Basilios Kilisesi’ne gelinmektedir. GiriÅŸinde tabela bulunan kilise, Kapadokya’da freskleri ikonoklast dönemde yapılmış ve günümüze ulaÅŸmış ender kiliselerdendir. Tavanında büyük bir haç bulunmaktadır. Kitabesinde bu haçın, Büyük Konstantinos’un Malvarian Köprüsü zaferinden önce rüyasında gördüğü ve Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesine neden olan haç olduÄŸu yazmaktadır. Ä°ki apsisli ve iki nefli olan kilisenin doÄŸu nefindeki apsis, zengin bitkisel ve geometrik bezemelerle süslenmiÅŸtir. Burada etrafı palmetlerle çevreli üç malta haçı dikkati çekmektedir. Tasvir yerine haçların üzerine temsil ettiÄŸi kiÅŸilerin isimleri yazılmıştır. Haçlarından ortadaki Ä°brahim, diÄŸerleri Ä°shak ve Yakup’u temsil etmektedir.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Mayıs 2010 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz. www.cappadociaexplorer.com