BEYAZPERDEDE KAPADOKYA
Yazan: Ayça Olcaytu İşçen
Mayıs 2008
Sinemalarda filmlerin üç günde bir deÄŸiÅŸtiÄŸi günler. Pek çoÄŸunun biletleri ilk gösterimden önce tükeniyor. Sokaklara doÄŸru uzayıp giden bilet kuyruklarında sabırla bekleyenler, sıra kavgası edenler, hatta giÅŸenin az ilerisinde karaborsa yapanlar yadırganmıyor. YeÅŸilçam bir fabrikadan farksız. BaÅŸ döndürücü bir hızla film üretiliyor. Birkaç günde çekilen filmler bile var. Film yıldızları adeta birer ücretli köle gibi çalışıyor. Türkiye'de 1914 yılından bu yana yapılan uzun metrajlı filmlerin yaklaşık %70’nin 1960-86 yılları arasında çekildiÄŸini söylersek bu hızı hayal etmek mümkün olacaktır.
Ä°ÅŸte Türk sinemasının böylesine canlı olduÄŸu günlerde karnı burnunda bir kadın, doÄŸumuna sayılı günler kaldığı halde hayranı olduÄŸu Hülya KoçyiÄŸit’in oynadığı bir filme gidiyor. Film sırasında ufak ufak doÄŸum sancıları baÅŸlıyor ama o aldırmıyor. Filmin sonunu merak ediyor çünkü. Sonra… Sonrası malum, bendeniz sinemada doÄŸmaktan vazgeçip, gözümü dünyaya bir hastanede açıyorum! Annem, çocukluÄŸumdan beri sinemaya duyduÄŸum yoÄŸun ilgi ve sevginin nedeninin hep bu olduÄŸuna inanır.
Bu maceradan uzun yıllar sonra, Kapadokya’yı gerçek anlamda keÅŸfettiÄŸimde aklımda beliren ilk soru sinema aÅŸkımın da etkisiyle “bu olaÄŸanüstü yerde acaba kimler, hangi filmleri çektiler, Kapadokya halkının sinemayla iliÅŸkisi nasıl” olmuÅŸtu. Sorumu cevaplayabilmek için yaptığım araÅŸtırmada gördüm ki Kapadokya sinemacıların gözbebeÄŸi ve bölge halkı da sinemaya tutkun. Kapadokya’da konuÅŸtuÄŸum kiÅŸiler, sinemanın bu altın devirlerinde, Ãœrgüp’ün merkezindeki Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Saray Sineması’na akÅŸamları traktörlerle gelen köylüleri anlattılar. Televizyonun egemen olduÄŸu, ev sinemasının yaygınlaÅŸmaya baÅŸladığı, sinema salonlarının cebe girecek kadar ufaldığı günümüzde kulaÄŸa efsane gibi geliyor deÄŸil mi? Ya Saray Sineması’nın ve yine Ãœrgüp’teki Ä°pek Sineması’nın uzun yıllar boyunca aynı ailenin üyeleri tarafından kuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa aktarılarak iÅŸletildiÄŸini söylersem bu ilgiyi özetlemiÅŸ olur muyum? Veyahut, aklı fikri sinemada olan Ãœrgüp’lü antikacı Mustafa KırboÄŸa’nın bölgede film, dizi, belgesel çekenlerin saÄŸ kolu olduÄŸunu, tek başına bir film ÅŸirketi kadar iÅŸ üretebildiÄŸini de anlatabilirim. Hatta, Ãœrgüp MEDAÅž’da memur olarak çalışan Ali Uluçay’ın sinema sevdalısı olduÄŸundan, daha 10 yaşındayken Yılmaz Güney’in filmi ‘Ağıt’ta oynadığından ve “BaÅŸköylü Muhtar Amca” ismindeki filmini tamamlamaya çalıştığından da bahsedebilirim uzun uzun.
Çekilen filmlerin türlerine bakınca da adeta başı dönüyor insanın; fantastik, dram, komedi, gerilim, hatta western… Kapadokya’nın doÄŸası, sinemacılarımızın engin hayal gücüyle birleÅŸince, peribacaları hem uzayda bir gezegen, hem de doÄŸaüstü canlıların mekanı olabilmiÅŸ! Tutkulu aÅŸklara da yakışmış Kapadokya, toplumsal konuları iÅŸleyen destansı filmlere de. Kısmetinde kovboyların atlarıyla koÅŸturduÄŸu “vahÅŸi batı” olmak bile varmış.
Bir Türk’e Gönül Verdim
Kapadokya’da çekilen ilk uzun metrajlı Türk filmi ‘Åžeyh Ahmet’. Dünyanın en hızlı atını satın almak isteyen zengin ve şımarık Linda’nın, bu atın sahibi Åžeyh Ahmetle yaÅŸadığı aÅŸk ve macera sayesinde olgunlaÅŸmasının iÅŸlendiÄŸi film Ertem Göreç tarafından yönetildi. Bu film sayesinde, turizmin henüz yeni yeni kıpırdandığı 1968 yılında Fikret Hakan, Sara Stephan ve Feridun Çölgeçen gibi dönemin ünlü oyuncularını ağırlayan Kapadokya, uzun bir maratona baÅŸladığından habersizdi. Hemen arkasından, bu ‘çok amaçlı dekor’, yerli ve yabancı filmciler tarafından kısa süre içinde keÅŸfedilip kullanılmaya baÅŸlandı. Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Halit RefiÄŸ, 2. Adana Film ÅženliÄŸi’nde üç ödül kazanan ‘Bir Türk’e Gönül Verdim’ filmini, 1969’da Kapadokya’da çekti. Ä°sveç asıllı eÅŸi, oyuncu Eva Bender’i baÅŸrolde Ahmet Mekin ile birlikte oynatan RefiÄŸ, ulusal sinema örneÄŸi olarak kabul edilen filminde Alman Eva’nın, Almanya’da tanışıp sevdiÄŸi bir Türk’ün peÅŸinden Anadolu’ya gelmesini ve Türk örf, adetlerini benimsemesini anlatır.
Bir kült film: Dünyayı Kurtaran Adam
Halit RefiÄŸ’den sonra Kapadokya’yı keÅŸfeden, çok kısa sürede film çekmesi nedeniyle ‘jet yönetmen’ lakabıyla anılan Çetin Ä°nanç olur. Ä°nanç, Kapadokya’da önce ‘Çeko’ (1970) isimli westerni, ondan 12 yıl sonra da sinema tarihinin kült eserlerinden biri haline gelmiÅŸ fantastik filmi ‘Dünyayı Kurtaran Adam’ı (1982) yönetir. Çeko’da olaylar Meksika’da ve 1875 yılında geçmektedir. Ãœrgüp’e monte edilen kaktüslerle Meksika havası yaratılır ve Ahmet Mekin, Yılmaz Köksal, Hayal Sirer, Semra Yıldız ile Erol TaÅŸ kamera karşısına geçerek bir Türk western’ine imza atarlar! Film, Anadolu sinemalarında çok iyi giÅŸe yapar.
Kapadokya’da çekilen diÄŸer Türk westerni ‘Küçük Kovboy’ (1973) ise Ä°talyan Guido Zurli tarafından yönetilir. Filmde, Cüneyt Arkın, Pascale Petit ve ‘Yumurcak’ adıyla tanınan dönemin ünlü çocuk oyuncusu Ä°lker Ä°nanoÄŸlu rol alır.
‘Dünyayı Kurtaran Adam’ hakkında söylenecekler ayrı bir yazı konusu olacak kadar çok. O nedenle en çarpıcı özelliklerini aktaracağım. Bazı kaynaklarda ‘dünyanın en kötü’, ya da ‘en kötü on filminden biri’ olarak gösterilen film, kimilerine göre fantastik, kimilerine göre ise bir komedi (!) filmidir. ‘Uzay Yolu’ isimli TV dizisinin Türkiye’de gördüğü ilgiden esinlenilerek yine Ãœrgüp’de çekilen film, Star Wars filminden kopyalanarak kullanılan sahneleriyle, makyaj teknikleri ve kostüm tasarımıyla sinema okullarının derslerinde incelenmeye devam ediliyor. Cüneyt Arkın, Aytekin Akkaya ve Füsun Uçar’ın rol aldığı bu filmi, 2006 yılında ‘Dünyayı Kurtaran Adamın OÄŸlu’ isimli devam filmi izledi. Bu kez Kartal Tibet’in yönettiÄŸi ve Cüneyt Arkın’a ithaf edilen filmde oÄŸlunu Mehmet Ali Erbil canlandırdı. Bazı sahneleri Kapadokya’da çekilen film ilki kadar ilgi görmedi.
Kaçakçı ÇobanoÄŸlu’nun öyküsü: Ağıt
YaÅŸantısıyla, aÅŸklarıyla, politik görüşüyle ve sinemasıyla, ölümünden 24 yıl sonra bile ilgi görmeye devam eden Yılmaz Güney 1971 yılında Ãœrgüp’de iki film birden çekti. Kaçakçıların dünyası üzerinden bir sistem eleÅŸtirisi yaptığı ‘Ağıt’ta kaçakçıların reisi ÇobanoÄŸlu’nu kendisi canlandırırken, baÅŸarılı oyunuyla Sermin Hürmeriç ve Hayati HamzaoÄŸlu ona eÅŸlik ederler. Pek çok ödül kazanmış film, o dönemin siyasi koÅŸulları nedeniyle var olan Sansür Kurulu’na verdiÄŸi ödünler sonrasında gösterime çıkmayı baÅŸarır. Destansı gerçekçilik türündeki Ağıt’ın çekimleri sırasında Yılmaz Güney büyük ilgi görmüş. Filmin mekanlarından biri olarak kullanılan Yüksekkaya ailesinin evi, çalışmalar sırasında Yılmaz Güney hayranlarıyla dolup taÅŸmış.
Aynı yıl yönettiÄŸi ve kan davası konusunu iÅŸlediÄŸi ‘Acı’ filminde baÅŸrolü yine kendisi oynar. BaÅŸ kadın oyuncunun Fatma Girik olduÄŸu film, 14 gün gibi kısa bir zamanda Ãœrgüp’ün BaÅŸdere Köyü’nde çekilir ve 3. Adana ÅženliÄŸi’nde üç ödül kazanır.
Bu noktada, Yılmaz Güney’in hayatından bir kesitin anlatıldığı ‘Yolda (Rüzgar Geri Getirirse)’ filminden de bahsetmek gerekir. Adına yaraşır bir ÅŸekilde, Kapadokya bölgesinde NevÅŸehir, NiÄŸde ve Kayseri’ye uÄŸrayan film Erden Kıral tarafından 2005’de çekildi. Yılmaz Güney’i Halil Ergün, eÅŸi FatoÅŸ Güney’i ise YeÅŸim Büber canlandırdı. Erden Kıral’ın Yılmaz Güneyle 1980’li yılların başında yaptığı bir yolculuktan esinlenerek çektiÄŸi filme destek verenler arasında MustafapaÅŸa Belediyesi de bulunuyor.
Deprem, Dila Hanım ve Derviş Bey
Kapadokya, 1976 yılında Yunus Yılmaz’ın yönetip, baÅŸrolünde Aytaç Arman’ın oynadığı ‘Nereye ArkadaÅŸ’ isimli macera filminden sonra önemli bir üçlemeye ev sahipliÄŸi yaptı: Deprem, Dila Hanım ve DerviÅŸ Bey.
Usta sinemacı Åžerif Gören, 1976 yılında yönettiÄŸi ‘Deprem’de filmin en önemli sahnelerini Ihlara Vadisi’nde çekti. Ulu duvarlarıyla Ihlara Vadisi, Melendiz Çayı ve filmde sık sık karşımıza çıkan Hasan Dağı, terk edilmeyi hazmedemeyen Rıza’nın aşıklara kan kusturduÄŸu, ama aÅŸka yenik düşmekten kurtulamadığı ana tanıklık ediyor. Türkan Åžoray ve Kadir Ä°nanır’ın Kapadokya’da birlikte oynadıkları bu filmi 1977’de ‘Dila Hanım’ izledi. Orhan Aksoy’un yönettiÄŸi filmde, Erol TaÅŸ ve Hüseyin Peyda da oynadılar. Film, peribacaları arasından ilerleyen atlılarla baÅŸlar. Atlılar Dila Hanım’ın kocası BarazoÄŸlu Ä°smail Bey’in cesedini taşımaktadırlar. Necati Cumalı’nın bir eserinden senaryolaÅŸtırılan film, kocasının katiliyle aÅŸk yaÅŸayan Dila Hanım’ın törelerin yüklediÄŸi görev yerine aÅŸkını seçmesini anlatıyor.
1978 yılında Åžerif Gören Kapadokya’ya ‘DerviÅŸ Bey’ filmini çekmek için geri geldi. Yine bir beyi canlandıran Kadir Ä°nanır, Melike Zobu, Ahu TuÄŸba, Erol TaÅŸ, Hüseyin Peyda ve Aliye Rona ile birlikte oynadı. DerviÅŸ Bey filmi de bir Murat 124’ün peribacalarının arasından ilerlemesiyle baÅŸlıyor. Konu yine kan davası; barıştan yana olan DerviÅŸ Bey, kan davalısının kızı Karaca’ya aşık olur ve iÅŸler karışır. Pek çok ortak özelliÄŸi bulunan bu filmlerin görüntü yönetmenleri farklı ama, üçünde de Kapadokya’nın doÄŸası anlatılan konuya adeta bir baÅŸrol oyuncusu gibi eÅŸlik ediyor. Ayrıca her üçünün müziÄŸi de pek çok filme müzik yapmış olan Cahit Berkay’a ait.
Ataerkil düzene eleştiri: Kaşık Düşmanı
37 filmle, en çok film yöneten kadın yönetmen ünvanına hala sahip olan Bilge Olgaç, 1984’de gerçek bir olaydan etkilenerek senaryosunu yazdığı ‘Kaşık Düşmanı’nı Ãœrgüp’ün Bahçeli Köyü’nde çekti. Olgaç, ataerkilliÄŸi ve feodalliÄŸi sorguladığı filminde önemli rolleri Perihan SavaÅŸ, Halil Ergün ve Seden Kızıltunç’a vermiÅŸ. Türk sinemasının önemli filmlerinden biri olarak kabul edilen ‘Kaşık Düşmanı’, katıldığı yurtiçi ve yurtdışındaki festivallerden ödüllerle döndü.
Türk Sineması’nın kabuk deÄŸiÅŸtirmeye çalıştığı dönemde, uzun sayılabilecek bir süre Kapadokya’ya uÄŸramayan sinemacılar, 90’lı yılların sonlarında bölgeyi yeniden keÅŸfettiler. 1998 yılında Cihan Zarakol’un yönettiÄŸi ‘Oyun Bitti (AÅŸk Oyunu)’ filmi hareketli günlerin baÅŸlangıcını müjdeledi ve baÅŸrolleri Arzu YanardaÄŸ, Burçin TerzioÄŸlu ile Ä°dil Fırat paylaÅŸtılar. Hemen ardından, 1999’da, yine ödüller almış bir film olan ‘Propaganda’ya kucak açtı Kapadokya. Kemal Sunal, Meltem Cumbul, Rafet El Roman ve Metin Akpınar’ın baÅŸrollerini paylaÅŸtığı, Sinan Çetin’in yönettiÄŸi film, doÄŸup büyüdüğü sınır kasabası Hisli Hisar'a gümrük muhafaza müdürü olarak atanan Mehdi'nin, kasabanın ortasına sınır telleri çektirmesiyle birlikte geliÅŸen trajikomik olayları anlatır.
2000’li yıllarda trafik hızlanıyor
Yeni yüzyılla birlikte, çekilen film sayısının hızla artmaya baÅŸladığı Türk sinemasında genç yönetmen ve oyuncuların da ayak sesleri duyulmaya baÅŸlandı. Bu gençlerden biri olan Erdal Murat AktaÅŸ, 2002’de yönettiÄŸi ‘Mumya Firarda’ filminin bazı sahnelerini Kapadokya’da çekti. Mısır’dan kaçırılan mumyayı bulmakla görevlendirilmiÅŸ bir ajanın maceralarını anlatan filmde, aslen müzisyen olan Teoman ile Kapadokya’da çekilen ünlü televizyon dizisi ‘Asmalı Konak’ın yıldızı Nurgül YeÅŸilçay baÅŸrolleri paylaÅŸtılar.
Severek izlenen Asmalı Konak dizisinin merakla beklenen son bölümü 2003’de bir sinema filmi olarak tasarlandı ve doÄŸal olarak bazı sahneleri Kapadokya’da çekildi. Abdullah OÄŸuz’un yönettiÄŸi filmde dizi kadrosunun yanı sıra A.B.D.’li oyuncular da görev aldı. Olayların nasıl sonuçlanacağını merakla bekleyen dizi hayranları sinemalara akın ederek, filmin başında neredeyse yarım saat süreyle gösterilen reklamları sabırla bekleyip, bolca gözyaşı döktükten sonra mutlu sonla rahatladılar.
Aynı yıl, Ãœrgüplü halk ozanı Refik BaÅŸaran’ın Cemalim türküsünden yola çıkılarak yapılan ‘Cemalim’, Aydın Sayman tarafından çekildi. Filmde, gerçekten yaÅŸamış olan Cemal ile Åžerife’nin aÅŸkı, günümüzde geçen bir aÅŸk hikayesiyle eÅŸleÅŸtirilerek anlatılıyor. Günümüzün ünlü dizi yıldızlarından biri olan Bergüzar Korel ile Alp Emre Kököz, Åžahnaz Çakıralp ve Suna Selen’in oynadığı bu televizyon filminin pek çok sahnesi Ãœrgüp’de çekildi.
Yazı-Tura’nın düşündürdükleri
Usta oyuncu UÄŸur Yücel, ilk yönetmenlik denemesi olan ‘Yazı-Tura’ (2004) filminde kamerasını GüneydoÄŸu’da askerlik yapan iki gencin hikayesine çevirdi; biri Göreme’li futbolcu “Åžeytan Rıdvan” (Olgun ÅžimÅŸek), diÄŸeri Ä°stanbul’da babası ile birlikte yaÅŸayan “Hayalet Cevher” (Kenan Ä°mirzalıoÄŸlu). Rıdvan ve Cevher’in askerlikleri sonrasında döndükleri memleketlerinde yaÅŸadıkları sorunları çarpıcı bir dille aktaran Yücel, Göreme’deki çekimlerde halktan kiÅŸileri de oynatmış. Rıdvan’ın annesini oynayan ve hayatında hiç sinemaya gitmediÄŸi halde oyunculuk yapmayı kabul eden Sultan Gündüz de bunlardan biri. 41. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 11 ödül alan film, yurtdışında da ödüllendirildi.
Gerilim yok mu, gerilim?
Olmaz mı, var! Bölgede çekilen belki de tek fantastik gerilim filmi olan ‘Gomeda’nın genç yönetmeni Tan Tolga Demirci, filmin konusuyla Kapadokya jeolojisi çok iyi örtüştüğü için burayı seçmiÅŸ. Feride Çetin, Halim Ercan, Bahar Yanılmaz, AyÅŸe Åžule Bilgiç gibi genç oyuncuların yeraldığı 2006 yılı yapımı film, Kapadokya’ya tatile giden 5 arkadaşın düş ve kâbuslarla iç içe geçmiÅŸ öyküsünü anlatıyor.
2006 yılında iki film daha çekildi Kapadokya’da. Bunlardan ilki, Sami Güçlü’nün yönettiÄŸi, Tolga Savacı ile Yıldız Asyalı’nın baÅŸrollerde olduÄŸu, ‘AÅŸkın Dansı-Sevgi Emektir’ (2006) isimli film. Ãœrgüp’de çekilen filmin bir de sürprizi var; doktor rolünü eski belediye baÅŸkanı Bekir ÖdemiÅŸ oynuyor. Ä°kincisi ise, çalışmalarıyla övgü toplayan yönetmen DerviÅŸ Zaim tarafından yapılan ve 17. yüzyılda geçen bir dönem filmi: ‘Cenneti Beklerken’. Bölgede, Kayseri ve Avanos’da çekilen filmin baÅŸlıca oyuncuları Melisa Sözen, Serhat Tutumluer ve Mehmet Ali NuroÄŸlu. Minyatür ustası Eflatun’un yaÅŸadıklarının konu edildiÄŸi film, dijital efektleriyle ve görüntüsü özenli sahneleriyle de dikkat çekiyor.
Peri Tozu ister misiniz?
Genç yönetmen Ela Alyamaç’ın ilk uzun metrajlı filmi olan ‘Peri Tozu’, 2007’de çekildi ve 04 Nisan 2008’de gösterime girdi. Filmde Ä°pek DeÄŸer, Mehmet Ali NuroÄŸlu, Barış Yıldız, Serkan Acar ve Damla Özen rol alıyorlar. Tesadüfen tanışan Denizle Cem’in “peri tozu” sayesinde aÅŸkı bulmalarını ve geçmiÅŸleriyle barışmalarını iÅŸleyen film, sevginin yeryüzündeki tek güç olduÄŸunu fısıldıyor bize.
Böyle giderse, peri tozu almak için Kapadokya’ya gelen sinemacıların çoÄŸalacağı ve buraların film seti olmadık köşesi kalmayacağı gün gibi aÅŸikar! Bu yazı burada ÅŸimdilik bitiyor ama daha sırada diziler, belgeseller ve reklam filmleri var. Önümüzdeki sayılarda bu konuları incelemeye devam edeceÄŸiz.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Mayıs 2008 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz.
www.cappadociaexplorer.com