AVANOS’DA GÄ°ZEMLÄ° BÄ°R ANIT MEZAR
Yazan: Yavuz İşçen
Mayıs 2008
Birçok uygarlığa beÅŸiklik yapmış olan Anadolu, aslında o kadar eski ve köklüdür ki, “Havva Anan dünkü çocuk sayılır, Anadolu’yum ben” diyen ÅŸaire hak vermemek elde deÄŸil. Anadolu gerçekten de höyükler ve tümülüsler diyarıdır aslında. Åžehirlerarası yolculuklarda çoÄŸunun yanından geçeriz arabamızla ama hiç fark etmeyiz nedense. Ankara’da ÅŸehrin ortasında kalmış birkaç tümülüsün üzerinde çocukların uçurtma uçurduklarına, hatta kimi ailelerin piknik yaptığına bile ÅŸahit olmuÅŸumdur; altlarında yatan kraldan ya da komutandan habersiz.
Bir mezar tipi olarak tümülüs
Tümülüs denildiÄŸinde düz bir alan üzerine inÅŸa edilmiÅŸ olan mezar odası ve bunun üzerine sonradan küçük taÅŸ ya da toprak yığılarak oluÅŸturulmuÅŸ yapay bir tepecik akla gelmektedir. Tümülüslerin bir bakıma ünlü Mısır piramitlerinin yığma küçük taÅŸlarla yapılmış biçimleri oldukları söylenebilir. Tümülüsler daha çok krallar, önemli komutanlar veya dönemin sayılı zenginleri adına yapılırlardı. Mezar odasına bırakılan deÄŸerli eÅŸyaların mezar soyguncularından korunması için üstünün yığma tepe ile örtülmesi gerekiyordu. Buradan mezar soyguncularının günümüzde olduÄŸu kadar eski dönemlerde de etkin olarak çalıştıklarını anlıyoruz. OluÅŸturulan yığma tepenin büyüklüğü hem mezarın koruma faktörünü artırıyor hem de anıtsal bir etki yaratarak mezarda yatanın gücünü ve önemini simgeliyordu. Bu bakımdan tümülüsün büyüklüğünün genellikle içinde yatan kiÅŸinin önemi ile doÄŸru orantılı olduÄŸu söylenebilir. Tümülüsler düz bir alana yapılabildiÄŸi gibi bir dağın üzerine de yapılabiliyordu. Böylece yarattığı etki daha da güçlendirilmiÅŸ oluyordu. Ãœlkemizde Adıyaman’da Nemrut Dağı üzerine yapılmış olan bugün 50 m yüksekliÄŸindeki Kommagene Kralı I.Antiochus’a ait tümülüs, bu konuda en bilinen örnektir.
Anadolu’da tümülüsler
Ãœlkemizde çeÅŸitli bölgelere dağılmış olarak yüzlerce tümülüs bulunmaktadır. Bunların birçoÄŸunun kazısı yapılmamış durumdadır. Anadolu’da hüküm sürmüş uygarlıklardan, Lidya, Frigya, Yunan ve Roma dönemi tümülüsleri bugün en çok dikkat çeken tümülüsler arasındadır. Sadece Lidya’nın baÅŸkenti Sardes kenti yakınlarında Lidya kraliyet nekropolü olarak adlandırılan bölgede 100 kadar tümülüs yer almaktadır. Bu tümülüsler içinde Lidya krallarından Alyattes’e ait olan tümülüs bugün 60 m yüksekliÄŸi ile Anadolu’nun en yüksek tümülüsü olarak bilinmektedir. Yine Polatlı yakınlarında Frigya uygarlığına ait 80 kadar tümülüs olduÄŸu bilinmektedir. Bunlardan en ünlüsü hiç kuÅŸkusuz Kral Midas’a ait olduÄŸu düşünülen tümülüstür. Yapıldığı dönemde yüksekliÄŸi 80 m kadar olan bu tümülüs günümüzde 53 m yüksekliktedir.
Çeç tümülüsü
NevÅŸehir ve Kapadokya bölgesinde de çeÅŸitli tümülüsler bulunmaktadır. Çok büyük olmayan bu tümülüslerin çoÄŸunda kazı çalışması yapılmadığı için haklarında kesin bir bilgiye sahip deÄŸiliz. Bilinen bir gerçek bölgedeki tümülüslerin tek bir uygarlığa ait olmadığıdır. Çeç tümülüsü NevÅŸehir bölgesindeki tümülüsler içinde en yüksek ve dikkat çekici olanıdır. YüksekliÄŸi 30 m kadar olan tümülüs, kuÅŸ uçumu Avanos’un 10 km kadar güneybatısında yer almaktadır. Avanos’tan bu yöne bakıldığında rahatlıkla görülebilir. Çevre geniÅŸliÄŸi 300 m civarında olan Çeç tümülüsü, masa gibi düz bir daÄŸ üzerine oturtulmuÅŸ bir koni görünümündedir.
Tümülüsün yapımında kırık taÅŸlar yığma malzeme olarak kullanılmıştır. DaÄŸ üzerine yapılmış olması ve kırık taÅŸ kullanılması, Kommagene Krallığı’na ait tümülüslerle bir benzerlik oluÅŸturmaktadır. Buradan hareketle bu dönemle eÅŸ zamanlı olarak yapılmış olabileceÄŸi düşünülebilir. Ancak bu konuda kesin bir belirleme yoktur. Fransız araÅŸtırmacılardan Claudine Coindoz ve Michel Coindoz, Çeç tümülüsünün Kapadokya krallarından birinin mezarı olabileceÄŸi düşüncesindedirler. Bu yaklaşım akla yakın görünmektedir. Ancak bazı araÅŸtırmacılar, tümülüsün tepesine kadar çıkan bir merdivenin varlığını dikkate alarak bu yapının mezardan çok bir kült yeri olabileceÄŸi görüşündedir. Belki tümülüs hem mezar hem de kült yeri olarak kullanılmış olabilir.
Kuşkusuz bütün bu yaklaşımlar yeni arkeolojik bulgular ve tümülüste yapılacak kazılar sonucu netlik kazanacaktır. Bilim dünyası yeni bulguları elde edene kadar Çeç tümülüsü gizemini korumaya devam edecek gibi görünüyor.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Mayıs 2008 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz.
www.cappadociaexplorer.com