FOLKLORÄ°K DEÄžERLERÄ°MÄ°ZÄ° SANATLA YOÄžURAN ELLER
Yazan: Ayça Olcaytu İşçen
Mayıs 2009
Yaratmak öylesine kuvvetli bir içgüdüdür ki hiçbir engel tanımaz; er ya da geç sahibini ele geçirir ve onun yeteneklerini kullanarak eserlere dönüşür. Kendini erken teslim eden şanslıdır; oysa çeşitli nedenlerden dolayı geç kalmış, engellenmiş olanların az zamana çok şey sığdırması gerekir. Bunu başarmak övgüye değerdir ama Ürgüplü Mülkiye Binnaz Taşer (1929-2002) gibi sanatçılığa 47 yaşında başlayabildiği halde kalan 26 yıllık ömründe şiirden radyo oyununa, resimden yöresel kıyafetli bebek yapımına kadar çok çeşitli dalda eser üreten, sergileyen ve ödüllendirilen insanlar nadide örneklerdir. İşte onun olağanüstü sanat yaşamının kısa öyküsü...
Kayaya oyulmuş dört katlı bir Ürgüp evinde dünyaya gözlerini açan Mülkiye Binnaz Taşer, ilkokulu Ürgüp'de okur. Öğretmen babası Halil Karaşen ve annesi Ayşe Meliha Hanım'ın boşanmalarından sonra ortaokul çağında Ankara'ya, dayısının yanına gönderilir. Konya Polis Koleji'nden mezun dayı Saadettin Arslan Atatürk'ün maiyet polisliğini yapmış biri olarak yeğenini örnek bir Cumhuriyet kızı olarak yetiştirir. Önce Kız Teknik Öğretmen, ardından da Ankara Olgunlaşma Enstitüsü'nü bitirir. Ankara'daki yaşantı onun Ürgüple olan sevgi bağını etkilemez. Yaz tatillerinde mutlaka memleketine gelir; ailesi, dostlarıyla zaman geçirir. 1949 yılında evlenir ve eşi de kendisi gibi Ürgüplü İhsan Taşer'dir.
Ürgüplü vatansever Mustafa Fevzi Taşer, -ki onun da olağanüstü yaşam öyküsü dergimizin Ağustos 2008 sayısında işlenmiştir- İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu'ndan mezun oğlu İhsan'a uzun araştırmalar sonucunda Binnaz'ı beğenmiştir. Ziraat Bankası'nda memur olan İhsan Beyle evlendikten sonra Kayseri'ye yerleşen Binnaz Hanım kendini pek de hayal etmediği bir ortamda bulur. Eğitim görmüş, modern yaşamı benimsemiş ve üretmeye hevesli biri olarak o zamanların Kayseri'sinde ev hanımlığından arta kalan zamanların çoğunu okuyarak geçirir. Önce kızları Serap, ardından oğulları Osman Fevzi doğar. 1959 yılında İhsan Bey'in tayini sayesinde Ankara'ya taşınırlar ama Binnaz Hanım'ın yaşamı artık çocuklarının bakımı ve disiplinli, işinde mevki sahibi bir eşin yüklediği sorumluluklarla doludur. Eğitiminin ona kazandırdığı becerileri 'ev hanımlığı' çerçevesinde kullanmaktan, sanata olan ilgi ve sevgisini kandırmaktan başka şey elinden gelmez. Tek yapabildiği okumak ve az da olsa yazmaya çaba göstermektir. O yıllarda yazıp, dergilere gönderdiği şiirlerle birincilik ödülleri alır.
Dönüm noktası
Eşinin 1976'daki vefatı ve çocuklarının büyüyüp kendi yollarını çizmeleri onun için bir dönüm noktası olur. Daha önceleri elde etmesi imkansız olan 'zaman'ı ancak 47 yaşında yakalayabilmiştir. Aradaki yılların acısını çıkarırcasına, aynı anda pek çok şeyle ilgilenmeye başlar. Bir yandan Ankara'daki Olgunlaşma Enstitüsü'nde dersler, konferanslar verirken, diğer yandan radyo tiyatrosu saati için oyunlar yazıp, resimler yapar. Folklora olan ilgisinin artmasıyla, özellikle geleneksel giysilerle ilgili yaptığı araştırmaları topladığı makaleleri Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanır.
Yöresel kıyafetli bebekler yapmaya başlaması da bu döneme rastlar. Önce çalışacağı yöreyi ayrıntılarıyla araştırır; çünkü en önemli hedefi her şeyin orijinal olması ve bebeğin ait olduğu yöreyi eksiksiz yansıtmasıdır. Yurdun dört bir tarafına yaptığı gezilerde kimi zaman cüzdanındaki son kuruşa kadar harcayarak yaşı 300'ü bulan antika kumaşlar, kıyafet ve örtü parçaları, nazarlıklar, oyuncaklar toplar. Köylülerle sohbet ederek derlediği gelenek ve göreneklerle ilgili bilgileri araştırmalarıyla destekler. Sadece oyuncaklar konusunda yaptığı araştırmaları 11 yıl süren Taşer'in yurdun dört bir yanından derleyerek uyguladığı 170 ayrı konulu toplam 238 oyuncak 1988 yılında TRT'de tanıtılır, 1989'da da Ankara Radyosu'na konuk olur. Taşer, sonraki yıllarda pek çok kez TRT televizyonu ve radyosunda programlara, canlı yayınlara davet edilir.
Nazarlıklar ve tılsımlarla ilgili 1981'de İş Bankası Sanat Galerisi'nde açtığı sergi, bu konuda çalışmalar yapan üniversitelerin yoğun ilgisiyle karşılaşır. Yine aynı yıl Ankara'daki Türk Amerikan Kültür Derneği'nde açtığı, el işlemeleri, seramik, vitray, ağaç kaplama, bakır, pirinç çalışmalarından oluşan toplam 200 parçalık sergisi pek çok kişi tarafından gezilir, gazetelere haber yapılır.
Dünyayı dolaşan Anadolu bebekleri
M. Binnaz Taşer'in yaptığı bebekleri incelediğinizde sadece iyi bir araştırmanın ürünü değil, birer sanat eseri olduklarını görürsünüz. Marifetli elleriyle yaptığı bebeklerin zarafetine ve içliğine kadar kat kat diktiği kıyafetlerin güzelliğine bakmaya doyamazsınız. Sayısı 200'ü geçen bu bebekler Kültür Bakanlığı bünyesinde pek çok yerde sergilenme fırsatı bulmuş. Kimisi de yurt dışından gelen bakanlara, milletvekillerine hediye edilmiş; hatta yurtdışındaki müzelerde sürekli olarak sergilenmeye başlamış. Taşer'in 8 bebeği, Tük Kadınını Güçlendirme Vakfı Başkanı olan Semra Özal'ın girişimiyle 1989'da dünyanın önemli müzelerinden biri olan Paris L'Homme Müzesi'ne gitmiş. Hindistan'daki Yeni Delhi Bebek Müzesi'nde de 20 bebek sergileniyor. Almanya, Polonya ve Marsilya'dan sergi, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yarışma daveti alan Taşer, Kars-Ani bebeğiyle katıldığı 1. Folklorik Kıyafetli Yapma Bebekler Yarışması'ndan (1986) ödülle dönmüş.
Kanuni Sultan Süleyman Sergisi'nden Sadberk Hanım Müzesi'ne kadar pek çok talipli daha çıkmış bebekler için, ama bunca yıl emek verdiği bebeklerin zarar görmesinden korkan Taşer pek gönüllü olmamış dizinin dibinden ayrılmalarına. Yine de bebeklerinin bir bölümünün Türkiye'den resmi görevle gidenler tarafından ya da bakanlıklar aracılığıyla Japonya, İsviçre, Norveç, Macaristan, Almanya, Rusya ve A.B.D. gibi pek çok ülkenin devlet erkanına hediye olarak götürülmelerine engel olmamış.
Bebekler Asmalı Konak'ta sergileniyor
M. Binnaz Taşer'in vefatından sonra oğlu Osman Fevzi Taşer, kalan bebeklerin Kapadokya'da daimi olarak sergilenebilecekleri bir mekan arayışına girmiş. Sonunda en ideal yerin Ürgüp'teki Asmalı Konak olduğuna karar vermiş. Konağın sahibi Nermin Alyamaç'ın sıcak yaklaşımı sayesinde 55 bebek 2004 yılından bu yana orada sergileniyor. Asmalı Konak ziyaretçileri bebek müzesini ücretsiz gezebiliyorlar. Bebek Müzesi'nin içinde Taşer'in nazarlık koleksiyonundan bazı parçalar da sergileniyor.
Ürgüp'e gelip bu eşsiz müzeyi gezmek, Anadolu'nun zenginliklerine bir kapı aralamanızı sağlayacak kuşkusuz. Ancak, geç başladığı sanat yaşamında çok şey üretmeyi başarmış M. Binnaz Taşer'in sanatçı ruhuna dokunmak sizi belki daha fazla etkileyecek.
Asmalı Konak Tel: (384) 341 89 30 - 31
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Mayıs 2009 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz.
www.cappadociaexplorer.com