TYANALI APOLLONÄ°US:
“CAHÄ°L BÄ°R KİŞİYÄ° HİÇBÄ°R ZAMAN ONURLANDIRMAYIN,
ÇÜNKÃœ ONUR APTALLARA BAÄžIÅžLANAMAZ”
Yazan: Yavuz İşçen
Mayıs 2009
Bugün NiÄŸde ilimize baÄŸlı Kemerhisar beldesi sınırları içinde bulunan Tyana, ilk çaÄŸ filozofu Apollonius’un doÄŸduÄŸu kenttir. Apollonius yaÅŸadığı tarihler itibari ile Hz. Ä°sa’nın çaÄŸdaşıdır. Yaklaşık yüz yıl yaÅŸadığı bilinen Apollonius, MÖ. 4 yılında doÄŸmuÅŸ ve MS. 1. yüzyılın sonlarına doÄŸru ölmüştür. Tyana o yıllarda Kapadokya’da en ünlü Paganist (çoktanrıcı) merkez konumundadır. Apollonius da doÄŸal olarak bu geleneklere göre yetiÅŸmiÅŸtir.
Pisagorcu öğreti
Ataları Tyana’nın kurucuları arasında sayılan Apollonius, zengin ve kültürlü bir ailenin çocuÄŸudur. Ä°yi bir eÄŸitim aldığı bilinmektedir. Ailesinin yönlendirmesiyle 16 yaşında eÄŸitim için Tarsus’a gitmiÅŸ ve Pisagorcu okula kaydolmuÅŸtur. Matematik sözcüğünü daÄŸarcığımıza kazandıran ve Pisagor teoremi ile adını bütün dünyaya duyurmuÅŸ olan ünlü düşünür Pisagor’un (MÖ. 580-504) kurmuÅŸ olduÄŸu bu okul, sayısal gizem ve felsefe temelinde yarı dinsel bir öğreti sunmaktaydı. Orphism ile ortak yanları bulunan bu öğreti, Apollonius’un Tarsus’da okula baÅŸladığı yıllarda Orphik dinsel bir örgüt biçimini almıştı. Okulun kurallarına göre yeni kaydolanlar ilk beÅŸ yıl hiç konuÅŸmazlar ve sadece eÄŸitim alırlardı. Kadınlarla iliÅŸki kurmaları ve et yemeleri ömür boyu yasaklanmıştı. Saç ve sakallar kesilmez, sabah ve akÅŸam olmak üzere yaz kış soÄŸuk su ile yıkanılırdı. Bedenlerinin bir yerinde özel bir iÅŸaret (dövme, yara izi vb) taşırlardı. Örgüt üyeleri arasında bir tür büyü ve gizem kardeÅŸliÄŸi bulunmaktaydı. Buradaki büyü, bugün anladığımız anlamda deÄŸil, sayılar ve bunların dinsel ve yaÅŸamsal anlamları üzerine kuruluydu.
Tanrının oğlu Tyanalı Apollonius
Tyanalı Apollonius okulu bitirdikten sonra Ä°ran, Mısır, Hindistan, Atina, Roma ve Efes gibi önemli merkezleri kapsayan gezilere çıkmıştır. Buralarda bazen imparatorlarla, bazen halktan kiÅŸilerle konuÅŸmuÅŸ, din adamları, filozoflar ve bilgelerle sohbet etmiÅŸtir. Zamanla 1. yüzyılın en ünlü ÅŸifa ve büyü ustası olarak ünlenmiÅŸtir. Ahlak ve dürüstlük gibi erdemler ile özgürlük gibi kavramlar üzerinde durmuÅŸ, zulme ve zalimliÄŸe karşı söylemlerde bulunmuÅŸ, gezdiÄŸi yerlerde hiçbir karşılık beklemeksizin insanlara ÅŸifa dağıtmıştır. Sevgi onun felsefesinde tüm evrendeki tek ölümsüzlüktür. Bunun için her gittiÄŸi yerde insanları sevgide birleÅŸmeye davet etmiÅŸtir. Ancak zaman zaman ‘büyücülük’ yaptığı bahanesiyle hakkında ÅŸikayetlerde bulunulmuÅŸ ve davalar açılmıştır. Bu davaların temelinde aslında halk arasında Apollonius’un tanrının oÄŸlu olduÄŸu görüşü ve bu görüşün imparatorluk çevrelerinde yarattığı rahatsızlık yatmaktadır. EÄŸer Apollonius tanrının oÄŸlu ise imparatorun ilahi güçlerine de sahip demektir. Bu yaklaşım doÄŸal olarak iktidar çevrelerini tedirgin etmiÅŸtir.
Mucizevi yok oluÅŸ
Tyanalı Apollonius’un ilk yargılanması Ä°mparator Neron zamanındadır. Apollonius sahte tanrı olmakla suçlanmıştır. Ä°mparatorun huzurunda yapılan yargılamada ÅŸikayetçi olan kiÅŸi, Apollonius’un bakışından çok etkilenmiÅŸ ve davasından vazgeçmiÅŸtir. Hatta onun sahte tanrı deÄŸil gerçek tanrı olduÄŸunu söylemiÅŸtir. Ä°kinci yargılanışı ise Ä°mparator Domitian döneminde olmuÅŸtur. Apollonius bu kez imparatora karşı darbe örgütlemek ve küçük bir çocuÄŸu öldürerek iç organlarını incelemekle suçlanmıştır. Ä°mparator daha çok konunun darbe kısmıyla ilgilenmektedir. Bu duruÅŸma sırasında kendisine idam cezası verilmek üzereyken mahkeme kayıtlarına da geçen bir mucize yaÅŸanmış ve Apollonius birden bire ortadan yok olmuÅŸtur. Bu tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamamıştır. Bu olaydan çok sonra 1892 yılında Prof. Dr. Richard Gottheil, Asur el yazmaları üzerinde çalışırken Tyanalı Apollonius’un Arap dünyasında saygın bir bilge olan Balinius adıyla bilinen kiÅŸiyle aynı kiÅŸi olduÄŸunu saptadığını öne sürmüştür. Gottheil’e göre, Apollonius ortadan yok olduktan sonra ölümüne kadar Balinius adıyla Arapların arasında yaÅŸamıştır.
Kraliçe Julia Domna Tyanalı Apollonius’u öne çıkartıyor
Tyanalı Apollonius ölümünden yaklaşık yüz yıl kadar sonra Roma Ä°mparatoru Septimius Severus döneminde (193-211) tekrar hatırlanmıştır. Öldükten sonra Paganist Roma geleneklerine göre Ankara’daki Augustus Tapınağı’nda yakıldığını bildiÄŸimiz Kraliçe Julia Domna (170-217), Roma Ä°mparatoru Septimius Severus’un karısıdır. Bilge ve güçlü bir kiÅŸiliÄŸe sahip olan kraliçe, dönemin ünlü hatip ve yazarlarından Atina’da yaÅŸayan Flavio Flastro’ya (Flavius Philostratus) imparatorluk arÅŸivindeki bütün belgeleri verir ve yazardan, Tyanalı Apollonius’un hayatını biyografik bir kitap haline getirmesini ister. ArÅŸivdeki belgeler, 40 yıl kadar Apollonius’un yanından ayrılmamış sadık öğrencisi Ninovalı Damis’in tuttuÄŸu notlar ile bizzat Apollonius’un yazarak Damis’e verdiÄŸi yazılardan oluÅŸmaktadır. Roma Ä°mparatorluÄŸu'nda tahtın arkasındaki en güçlü kadın olan Julia Domna'nın isteÄŸi aslında masum bir araÅŸtırma talebinden öte anlamlar taşımaktadır.
Roma Ä°mparatorluÄŸu bilindiÄŸi gibi çoktanrılı bir dine sahipti. Bu inanç biçiminde, imparatorun ilahi güçleri olduÄŸuna inanılıyordu. Roma’da Hıristiyanlığın hızlı bir ÅŸekilde yayılmaya baÅŸlaması, imparatorun ilahi konumunu sarsmaktaydı. Güçlü bir iktidar kurabilmek için imparatorun tanrısal konumunun inandırıcı olması gerekiyordu. Julia Domna, Hıristiyanların Ä°sa’sına karşı, çoktanrılı inançlarla uyumlu birini bulup halkın bu kiÅŸi etrafında toplanmasını saÄŸlayabilirse, Hıristiyanlığın geliÅŸimini engelleyebileceÄŸini düşünüyordu. Tyanalı Apollonius bu iÅŸ için en uygun seçimdi. Çünkü Paganist gelenekten geliyor, ÅŸifacı olarak tanınıyor ve bazı mucizeler gerçekleÅŸtirdiÄŸine inanılıyordu.
Tyanalı Apollonius’un hayatı kitap haline getiriliyor
Septimius Severus Tyanalı Apollonius için bir mabet yaptırarak iÅŸe baÅŸladı. Arkasından Ä°mparator Caracalla’da (211-217) Apollonius için bir anıt mezar yaptırdı. Yazar Flavio Flastro, kitap üzerinde 6 yıl çalıştı ve 217 yılında ‘Apollonius’un Hayatı’ adlı kitabı tamamladı. Ancak Julia Domna kitabı eline aldığı yıl öldü. Böylelikle kitabın amacına ulaÅŸama ÅŸansı en baÅŸtan azaldı. Ancak bu kitap olmasaydı Tyanalı Apollonius belki hiç keÅŸfedilmeyecek ya da bugünkü kadar bilinmeyecekti. Julia Domna’nın ölümünden sonra bu yöndeki çabalar bir süre daha devam etti. Ä°mparator Alexander Severus (222-235) mabede Apollonius’in heykelini koydurdu. Bytnia Valisi Ä°znikli Hierocles, 302 yılında Hıristiyanlığı ‘barbarca bir serüven’ olarak niteledi ve Tyanalı Apollonius’un mucizeleri ile Hz. Ä°sa’nın mucizeleri arasında paralellik kurmaya çalıştı. Bu çabalar kilise çevrelerince tamamen dışlandı ve yasaklandı.
Birinci Ekümenik toplantısı: İznik konsülü ve Hıristiyanlığın yayılması
Konstantin (311-337) Roma Ä°mparatoru olduÄŸunda yeni bir devlet ve yeni bir devlet dini yaratabilmeyi kendine amaç edindi ve o güne kadar baskı görmüş Hıristiyanları bu amaca uymaları karşılığı koruyacağını açıkladı. Bu açıklama Hıristiyanlığın yayılmasında çok önemli bir aÅŸama oluÅŸturmaktadır. Önündeki son engel olan Licinius’u da yendikten sonra, 325 yılında Ä°znik’te bir konsül topladı. Bu konsüle imparatorluÄŸun tüm bölgelerinden seçilerek gelen 230 piskopos katıldı. Kiliseyi devletin denetimi altına alabilmeyi hedefliyordu. Bunun için standart Grekçe bir Ä°ncil yazımı için konsüle görev verildi. Devlet Ä°ncili dışındaki bütün Ä°nciller (2500 kadar Ä°ncil bulunuyordu) yasaklandı ve yok edildi. Aynı anda Paganist inanç ve geleneklere karşı da yoÄŸun bir saldırı baÅŸlatıldı. Bu saldırılardan Tyanalı Apollonius da nasibini aldı. Kitapları yakıldı, adına yapılmış mabetler yıkıldı, heykelleri ve büstleri kırıldı.
İsa gerçekte yaşadı mı?
Bu noktada Tyanalı Apollonius’a ait mucizelerin ve yaÅŸanmış bazı olayların yeni yazılan Ä°ncil’de Hz. Ä°sa’ya mal edilerek kullanıldığına iliÅŸkin görüşler öne sürülmektedir. Hatta Hz. Ä°sa’nın hiç yaÅŸamadığını, Tyanalı Apollonius esas alınarak oluÅŸturulmuÅŸ sanal bir kiÅŸilik olduÄŸunu söyleyenler de vardır. Bu görüşler üzerindeki tartışmaları konunun uzmanlarına bırakarak Tyanalı Apollonius’a dönersek; bu dönemden sonra uzun bir süre unutulduÄŸunu, tam 1176 yıl sonra, Kraliçe Julia Domna’nın hazırlattığı ‘Apollonius’un Hayatı’ adlı kitabın yeniden yayınlanmasıyla hatırlandığını görüyoruz. 1501 yılında Venedik’te yayınlanan kitabın Katolik Kilisesi’nin hiç hoÅŸuna gitmediÄŸini söylememe sanırım gerek yok. 1501 yılından günümüze kadar Tyanalı Apollonius hakkında 300 kadar kitap yazılmış, Hıristiyanlıkla ilgili çeÅŸitli iddialar ortaya atılmış ve bu konudaki tartışma günümüze kadar sürmüştür. Bu konudaki ilginç ve güncel bir geliÅŸme de, ‘Mesih Masalı’ adlı kitap ve bu kitabın yazarı, emekli rahip Ä°talyan Luigi Cascioli’nin bölge kilisesine 2006 yılında açtığı davadır. Bu dava ÅŸu anda Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmış durumdadır. Davanın konusu, Hz. Ä°sa’nın gerçekte hiç yaÅŸamadığı, Katolik Kilisesi’nin bu kiÅŸiyi yaÅŸamış gibi göstererek insanları aldattığı ve kilise vergisi aldığı doÄŸrultusundadır. Mahkemenin Luigi Cascioli’yi haklı bulması durumunda dünyada ciddi bir tartışmanın baÅŸlayacağı ve bütün dengelerin deÄŸiÅŸeceÄŸi bir gerçektir. Bundan Hz. Ä°sa’yı ve onun kutsal kitabı Ä°ncil’i tanıyan Müslüman toplumu da etkilenecek gibi görünmektedir.
Not: Bu yazı Peribacası Kapadokya Kültür ve Tanıtım Dergisi’nin Mayıs 2009 sayısında yayınlanmıştır. Derginin telif hakları ile korunmaktadır. Hiçbir ÅŸekilde kopyalanamaz.
www.cappadociaexplorer.com