English
Menü
Kapadokya Rehberi
Peribacası Dergisi
Peribacası Kapadokya Yayınları
Kapadokya Firmaları
Kapadokya Fotoğrafları
Kapadokya Fotoğrafçıları
Kapadokya Haritaları
Kapadokya Karikatürleri
Kapadokya ve Sanat
Kapadokya Yazıları
Kapadokya Yayın Arşivi
Kapadokya Efemera ArÅŸivi
Kapadokya Video-Film ArÅŸivi
Sosyal Medya Adreslerimiz
Sivil Toplum Kuruluşları
Önemli Telefonlar ve Linkler
Site Güncellemeleri
Belge ve FotoÄŸraflarda Kapadokya
Firma Arama
Åžehir
İlçe-Belde
Hizmet Alanı
Firma
Anket

Sanat ve müzik festivalleri Kapadokya'ya olan ilginin artmasını sağlıyor mu?
       
Evet.
Hayır.
Mail List
Yeni Kayıt
Åžifremi Unuttum

Polonyalı mimar Grzegorz Gorski: Kapadokya’nın tarihi kayadan oyma konutlarının çok deÄŸerli mimari öğretiler sunduÄŸuna inanıyorum

Polonyalı mimar Grzegorz Gorski: Kapadokya’nın tarihi kayadan oyma konutlarının çok deÄŸerli mimari öğretiler sunduÄŸuna inanıyorum

Röportaj: Eda Elif Tibet

FotoÄŸraflar: Grzegorz Gorski

 

Polonyalı mimar Grzegorz Gorski, saman balyaları, toprak, geri dönüşümlü ahşap gibi basit malzemeler kullanarak doğayla uyumlu evler yapma üzerine uzmanlaşmış, ekolojik mimarlık alanında çalışan genç bir idealist. Bu saydığım malzemelerle içinde yaşanabilir bir ev yapılabileceği fikri size tuhaf, uçuk, hatta ütopik gelmiş olabilir. Oysa bu evlerin güzellikleri saymakla bitmiyor; öncelikle güvenli ve yangına, depreme karşı betonarme evlere göre çok daha dayanıklı. Yüksek ısı yalıtımı özelliğiyle enerji tüketimi neredeyse sıfır. Sağlıklı, maliyeti düşük ve isterseniz size kendi evinizin inşaatına bizzat katılma keyfini de veriyor.

Kendisini “28 Days on the Moon” belgeselinden tanıdığımız Eda Elif Tibet’in, Grzegorz Gorski ile yaptığı sohbet, bu son derece sempatik evlerin özellikleri, yapım aÅŸamaları gibi bilgilerle baÅŸlıyor; Kapadokya mimarisi ile devam edip bu evlerin bölgeye uygunluÄŸu üzerine görüşlerle sona eriyor. Ne dersiniz; bu mimari tarz, ülkenin kabusu haline gelen olumsuz yapılaÅŸmanın önüne geçmek için bir alternatif olabilir mi?

 

Eda Elif Tibet: Grzegorz öncelikle seni tanıyabilir miyiz?

Grzegorz Gorski: Ben bir mimarım. Polonya’daki Wroclaw Politechnic’den 2006 yılında mezun olduktan sonra Oxford’da (Ä°ngiltere) bir mimarlık ÅŸirketine girdim. Bu ÅŸirkette ağırlıklı olarak konutların yeniden yapılandırılması ve dönüştürülmesi gibi projeler üzerinde çalıştım. Projelerimin büyük çoÄŸunluÄŸu, tuÄŸlalardan inÅŸa edilmiÅŸ, oldukça etkileyici Viktorya dönemi evleri ile en genci 100 yaşında olan eski taÅŸ evler üzerineydi.

 

Eda Elif Tibet: Peki, toprak ve saman balyaları kullanarak evler yapma fikri nasıl doğdu?

Grzegorz Gorski: Betonarme ve tuÄŸla yapılar üzerine bir müddet çalıştıktan sonra mimaride baÅŸka alternatif materyallerin de kullanılabileceÄŸini, hatta saman balyasından bile evlerin yapılabileceÄŸini gördüm. Bunun üzerine 2010 yılında, sürdürülebilir tasarım, yapı ve inÅŸaat alanlarında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Ecobuild’e katıldım. Burada ilk defa, saman balyası kullanarak yapı oluÅŸturmanın aÅŸamaları üzerine uygulamalı bir sunum görme fırsatım oldu. Ä°nÅŸa eden kiÅŸi, Ä°ngiltere’nin saman balyası konstrüksiyonunun öncülerindendi. Sunumunu çok ilham verici buldum ve o günden sonra konuyla ilgili kitaplar okumaya, internette araÅŸtırma yapmaya baÅŸladım.

 

Eda Elif Tibet: Bu tarz evler yapmaya ne zaman ve nasıl baÅŸladın?   

Grzegorz Gorski: 2010 yılında Ecobuild’de saman balyası evlerle olan ilk temasımın ardından bu alanda eÄŸitim fırsatları aramaya baÅŸladım. 2011 yılı yazında, Polonya ve Romanya’da iki atölyeye katıldım. Polonya’daki atölyede, duvar ve çatısı saman balyaları ile dolu, toprak sıvayla sıvanmış ve ahÅŸap kiriÅŸli yazlık bir ev üzerinde çalıştık. Romanya’daki ikinci atölyede ise daha farklı bir ev üzerinde çalıştım. Çatının ağırlığını saman balyalarının desteklediÄŸi, geleneksel ahÅŸap yapıya sahip olmayan bir yapıydı. Duvar yerine kullanılan saman balyaları yük taşıyabilsin diye maksimum derecede sıkıştırılmıştı.

 

Eda Elif Tibet: Bu yaklaşımın dünya çapındaki geçmişi nedir? Biraz bilgi verebilir misin?

Grzegorz Gorski: Ä°lk saman balyası evleri, Nebraska’da (ABD) Avrupalı oturumcular tarafından yapılmış. O dönemlerde ev yapımı için gerekli yapı malzemesinin ve ahÅŸabın bulunamamasından ötürü ortaya çıkmış. Etraftan topladıkları otları, o zamanlar yeni icat edilmiÅŸ olan ve at gücüyle çalışan saman balyası makinalarını kullanarak saman balyası külçeleri yapmışlar ve bunlarla duvarlar örmüşler. Daha sonra duvarlar hem dıştan hem de içten çamurla sıvanmış. Böylece ortaya sıcacık ve yaÅŸanabilir evler çıkmış; üstelik yüzyıllar boyunca dayanmışlar. Bu teknik sanayi devrimine kadar kullanılmaya devam etmiÅŸ; derken tuÄŸla ve beton saman balyalarının yerini almış. Neyse ki, 1980’lerde saman balyası yapımı ABD’de tekrar gündeme gelmiÅŸ ve bu konu üzerine birçok yayın çıkmaya, konferanslar yapılmaya baÅŸlanmış. Ardından da özellikle Fransa, Almanya, Avusturya ve Ä°ngiltere gibi Avrupa ülkelerinde ilgi çeker olmuÅŸ. Bu ilgi, çevre dostu mimari tanımının ortaya çıkmasıyla da gittikçe artmaya baÅŸlamış.

 

“Eko-mimari, inÅŸaat süreci, kullanım ve yıkım aÅŸaması dahil hiç bir evrede atık oluÅŸturmaz.”

 

Eda Elif Tibet: Bu noktada ÅŸunu sormak istiyorum; sence çevre dostu mimari nedir?  

Grzegorz Gorski: Çevre dostu mimari, gerek yapım gerekse kullanım aşamasındaki enerji tüketimini minimum seviyede tutan doğal ve yerel materyaller kullanır. Üstelik bu materyaller, bina söküldüğünde bile tekrar kullanılabilecek materyallerdir. Örneğin, yapının ısınması ve elektrik ihtiyacı güneş enerjisiyle sağlanır. Ayrıca su da ikinci bir değerdir; toplanan sular kullanılabilir. Eko-mimari, inşaat süreci, kullanım ve yıkım aşaması dahil hiç bir evrede atık oluşturmaz.


Eda Elif Tibet: Saman balyasından yapılan evler neden çevre dostu kabul ediliyor? Bu evlerin özelliklerini ve yararlarını anlatabilir misin?

Grzegorz Gorski: Günümüz modern mimarisinin temelini oluÅŸturan beton, tuÄŸla, çelik gibi malzemeler çok fazla enerji tüketerek yapıldığından ciddi derecede çevresel kirlilik yaratır. Dolayısıyla, saman ve toprak gibi doÄŸal malzemeler kullanılarak yapılan evler öncelikle bu açıdan çevre dostudur.  Ayrıca, saman üretimi çevre üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir; çünkü saman balyası oluÅŸturmak için üretilen bitkiler karbondioksiti de azaltır. Ãœstelik saman, çiftçilikte genellikle bir yan ürünüdür; yani ya yakılır ya da çürümeye terk edilir. Oysa samanın bu ÅŸekilde geri kazanımı, sürdürülebilir yaÅŸamın güzel bir örneÄŸidir.

Saman balyasından yapılan evler çok iyi termal yalıtım sağlar; kışları sıcak, yazları serin olur. Bu evlerde ısınma sistemi ya hiç yoktur, ya da minimum tutulmuştur. Uzun vadede, iç mekan sıcaklığını korumaya yönelik yapacağınız harcamalardan %75 oranında tasarruf etmiş olursunuz.

Toprak ve saman kullanarak yapılan evler hem güvenlidir hem de kolay inşa edilirler. Yapım sırasında dostlarınızdan hatta çocuklarınızdan bile yardım alabilirsiniz. Üstelik çamurla oynamak çocuklarınızın hoşuna da gidecektir. Böylece yapım masraflarını azaltmanız da mümkündür. Zaten, saman ve toprak gibi malzemeler kullanıldığı için yapım maliyeti oldukça düşüktür.

Bu tarz bir ev yüksek buharı geçirgenliğine ve düşük nem emilimine sahip olduğundan iç mekandaki hava-nem oranını dengeler. Yani, havada aşırı nem varsa nemi emerek havayı rahatlatır; kuru ise nemi serbest bırakarak dengeyi sağlar.

Saman balyaları kullanılarak yapılan bir evde yaşamanın sağlık açısından da önemli yararları vardır. Modern kimyasal boyalar ve kaplama malzemelerinden kaynaklanabilecek küf, polen ya da toksinlerin neden olduğu alerji riskini azalır. Saman balyasından yapılma duvarlar, elektromanyetik alanlarda oluşan radyasyona karşı da koruma sağlar.

Sanıldığının aksine, bu evlerin yüksek yangın direnci vardır. Laboratuvar testleri, saman balyasından yapılmış bir duvarın iki saat boyunca ateşten etkilenmediğini göstermiştir. Bunun nedeni, sıkıştırılmış ve 3-5 cm kalınlığında toprak veya kireç sıva ile sıvanmış saman balyalarının içindeki havanın azlığıdır.

Depreme karşı da çok dayanıklıdır. Çünkü, yapısı gereÄŸi esnek  olduÄŸundan sismik hareketleri emer.

Kalın duvarları sayesinde ses yalıtımı da yüksektir.

Bir diğer avantajı da kullanılan sıvaların antistatik özellikleri nedeniyle evinizin daha az tozlanmasıdır.


Eda Elif Tibet: Tasarımlarında kullandığın diğer ekolojik çözümlerden de bahsedelim istersen.

Grzegorz Gorski: Açıkçası hepsini anlatmak çok uzun süreceğinden, ekolojik mimaride kullanılan en popüler çözümler ve sistemlerden şöyle bir bahsedeceğim:

  • Toprakla doldurulmuÅŸ otomobil lastiklerinden yapılan duvarlar,
  • Termal yalıtım ve yapı malzemesi olarak saman balyası kullanımı,
  • Isı depolama kütlesi olarak iç duvarlarda kerpiç tuÄŸla kullanımı,
  • AhÅŸabın geri dönüşümlü olması veya bölgede sıklıkla yetiÅŸen aÄŸaçlardan elde edilmesi,
  • Çatı yalıtımı için saman balyası, yün, selüloz, odun lifi, kenevir lifi gibi malzemelerin kullanılması,
  • Suyu tutan, yalıtımı, karbondioksit emilimini, biyoçeÅŸitliliÄŸi saÄŸlayan ve estetik görüntüleriyle hoÅŸluk yaratan “yeÅŸil çatılar”,
  • Çatı kaplamasında saman, kamış gibi malzemelerin kullanımı,
  • Toprak ve kireç sıvalar
  • Ev için gerekli suyun yaÄŸmur suyu depolama sistemleri ile saÄŸlanması,
  • Isı kaybını azaltmak için çift veya üçlü camlı pencereler,
  • Duvar ısıtıcılar,
  • GüneÅŸ ve fotovoltaik paneller,
  • Binanın ısıtılması için güneÅŸ enerjisi kullanımı.

Tasarım süreci çok önemli olduğundan evin yapılacağı alan bütün bir yıl boyunca gözlemlenmelidir. Evin kurulacağı alanı seçmek için rüzgarların yönü ve yağmur oranı dikkate alınmalıdır. Genel bir kural olarak, evinize güneş girmesi için güney tarafında büyük pencereler olmalıdır. Isıya ve güneşe maruz kalan zeminlerin veya duvarların taş, tuğla veya kerpiç gibi ısı saklayabilen malzemelerden yapılması önemlidir. Böylece ısıtma maliyetleri en aza inecektir. Su taşkınlarını önlemek için evin rüzgara ve yağmura daha sık maruz kalan kısımlarında büyük çatılar kullanılmalıdır.

Kuşkusuz, enerji tüketiminin ve atık üretiminin minimum seviyede olacağı, iyi yaşam olanakları sunan bir ev tasarlayabilmek için gerekli başka kurallar da var.


Eda Elif Tibet: Artık Kapadokya’ya geçelim... Kapadokya’ya ilk geldiÄŸinde doÄŸa, mimari, tarih vb. konularda ne düşünmüş, ne hissetmiÅŸtin?

Grzegorz Gorski: Kapadokya’ya ilk kez 2010 yılında geldim. Aya benzeyen görünümü, muhtemelen Kapadokya’yı ilk kez gören herkes gibi beni de büyülendi. Bölgeyi keÅŸfetmeye ve geçmiÅŸini öğrenmeye baÅŸladıktan sonra ise vadilerde saklı eski Hıristiyan yerleÅŸimleriyle yeraltı ÅŸehirlerinden çok etkilendim.

 

Eda Elif Tibet: Yaptığın iÅŸ açısından bakarsak Kapadokya’da sana ilham veren ÅŸeyler oldu mu?

Grzegorz Gorski: Bir mimar olarak en çok kayadan oyma evlerden etkilendim. Çünkü, ev inÅŸa etmek için gerekli mimari elemanları oluÅŸturmanız gerekir. Oysa Kapadokya’da mimari elemanlar doÄŸal olarak hazır; zemin, duvarlar, çatılar, pencereler ve kapılar... Michelangelo’nun bir zamanlar söylediÄŸi gibi; “her blok taşın içinde bir heykel vardır ve onu keÅŸfetmek heykeltraşın görevidir”. Bu açıdan bakarsak, Kapadokya’da çok uzun zamandır var olan kayayı keÅŸfedip, yüzyıllar boyunca günlük yaÅŸamın ihtiyaç duyduÄŸu yapılara dönüştürenler bölgede yaÅŸayan insanlar olmuÅŸtur.

Kapadokya’nın tarihi kayadan oyma konutlarının çok deÄŸerli mimari öğretiler sunduÄŸuna inanıyorum. Bizlere,  Ã§evreye neredeyse hiç etkisi olmadan nasıl ev  inÅŸa edilebileceÄŸini gösteriyorlar. Çünkü eski Kapadokyalılar, bölge peyzajına müdahale eden yapılar eklemektense, çevreyle incelikli bir ÅŸekilde harmanlanmış yapılar inÅŸa etmiÅŸler.


Eda Elif Tibet: Kapadokya’daki olumsuz yapılaÅŸmanın son dönemde belirgin bir ÅŸekilde artmasıyla ilgili düşüncelerin neler?

Grzegorz Gorski: Kapadokya, doğa tarafından oluşturulan ve daha sonra 2000 yıl boyunca insanlar tarafından doğayla uyumlu olarak biçimlendirilmiş, olağanüstü şaşırtıcı bir yer. Son zamanlarda bu uyumun çökmesi ve insanların doğanın üzerine çıkması bana göre utanç verici bir gelişme.

SanayileÅŸme ile birlikte inÅŸaat alanında tamamen yeni unsurlarla karşılaÅŸtığımız doÄŸru.  Fakat, beton, çelik ve camdan yapılan modern villalar ve oteller, affedilemez bir tahribata sebebiyet veriyor. Artık bölgenin daha önceki atmosferini yaÅŸamamız ve tadını çıkarmamız mümkün deÄŸil. Hele ki yetkililerin buna izin vermesi, korumak yerine bu tip çirkin ve betonarme yapıları destekleyerek tahribatı onaylamış olmaları affedilemez. EÄŸer bu durum deÄŸiÅŸmezse, yeni nesiller bildiÄŸimiz anlamdaki Kapadokya’yı asla tanıyıp yaÅŸayamayacaklar.

 

“Çevreye zarar vermeden, hatta çevrenin kalitesini arttırarak, hem modern hem de ekolojik olmak mümkün.”

 

Eda Elif Tibet: Bir mimar olarak, çevre dostu mimarinin Kapadokya’da geliÅŸmesi için neler yapılmasını önerirsin?

Grzegorz Gorski: Öncelikle, otoriteler sadece bölgenin korunmasına yönelmeli. EÄŸer yeni yapıların inÅŸası gerekiyorsa, uygulanacak tasarımların doÄŸal çevreye müdahale etmemesi gerekiyor. Kirlilik yaratmayan, sürdürülebilir materyaller kullanılmalı. Batı Avrupa’da bunun bir çok örneÄŸini görebiliriz. Çevreye zarar vermeden, hatta çevrenin kalitesini arttırarak, hem modern hem de ekolojik olmak mümkün. Binalar öyle tasarlanabilir ki ekolojik materyal olmakla kalmaz, kendi enerjilerini üretmek için de kullanılabilirler. YaÄŸmur suyunu sadece yıkamak için deÄŸil içmek için bile kullanabilirsiniz. Isı yalıtımını saÄŸlayarak enerji tüketimini azaltırsınız. Ayrıca, toprakla inÅŸa etmek zaten çevrenin kendisiyle uyum içinde olmasını saÄŸlayacak estetik avantajı da saÄŸlar. Toprak çok yönlüdür ve peri bacalarını andıracak ÅŸekilde inÅŸa edilmesi ve ÅŸekillendirilmesi çok mümkündür.

 

Eda Elif Tibet: Çelik ve beton neden çevre kirliliği yaratıyor?

Grzegorz Gorski: Çelik ve beton, binaların dayanıklılığını ve “güvenilirliÄŸini” arttırdığı için binalarda yoÄŸun olarak kullanılıyor. Çelik ve betonla yapılan binalar yüzyıllarca dayanabilir. Ama esas soru ÅŸu: Bunlar gerçekten güvenli mi; öyleyse de çelik ve betondan yapılmış binaları yüzyıllar boyunca görmek istiyor muyuz? Betonu tamamen inkar etmiyorum. Çünkü temel ve baÄŸlayıcı kolonlarda, yani en hassas iki noktada binayı dengelemek için kullanılır.  Fakat ben yine de aşırı beton kullanımından kaçınırım; zira hem üretimi için çok yüksek derecede enerji harcanır hem de karbondioksit ve diÄŸer zararlı gazların havaya ve atmosfere karışmasına sebep olur. Dünyada karbondioksit salınımının en yüksek olduÄŸu alan beton üretimi; salınım oranı da %8 ila %20 arasında deÄŸiÅŸiyor.  Ayrıca, bir kere üretilen beton hep aynı ÅŸekilde kalır ve baÅŸka hiç bir forma sokulamaz, bir daha da kullanılamaz. Beton dağılmaz ve artık ihtiyaç duyulmadığı halde bile yeryüzünde yer iÅŸgal etmeye devam eder.

Eda Elif Tibet: Saman balyasından yapılma evler sence Kapadokya ve Anadolu doğası için uygun mu?

Grzegorz Gorski: Kapadokya iklimi kışları çok soÄŸuk, yazları da çok sıcak olduÄŸundan iyi yalıtımlı evler gerekir. Çok nemli olmadığı sürece, toprak kaplamalar her türlü iklime uygundur. Kapadokya bölgesi için topraktan daha uygun malzeme düşünemiyorum. Ä°nsanları yüzyıllarca volkanik topraktan evlerde yaÅŸamış. Kapadokya için saman balyası ve toprak karışımı son derece uygun olacaktır. Buna biraz taÅŸ ve ahÅŸap da ekleyebiliriz.  Bu evler, çevreyle uyum içinde, kullanıldıkları sürece hayatta kalacaklardır. EÄŸer terkedilirlerse veya bakımsız kalırlarsa da doÄŸanın etkisiyle, çevreye hiç bir kötü etki bırakmadan yeryüzüne karışacaklardır.

 

Eda Elif Tibet: Bu tür bir evin ortalama maliyeti nedir?

Grzegorz Gorski: Ekolojik evlerin maliyeti kullanacağınız malzemeye ve işçiliÄŸe göre büyük fark gösterebilir. ÖrneÄŸin, 60 metrekarelik bir ev 10 bin Euro gibi az bir maliyetle yapılabilir. Maliyetleri azaltmak için çeÅŸitli yollar var. Saman balya konstrüksiyonu aile ve dostlarınızdan yardım alarak kolayca yapılabilir. Geri dönüşümlü ahÅŸap kullanabilirsiniz. Hem ucuz hem de ekolojik olur. Yerel malzemeler kullanılmasına odaklanmalıdır ki hem ulaşım masraflarını hem de kirliliÄŸi düşürsün. Ayrıca sabit pencere oluÅŸturmak için geri dönüşümlü renkli cam ÅŸiÅŸeler veya araba ön camları kullanılabilir. Her ÅŸey  yaratıcılığınıza ve bütçenize baÄŸlı; fakat çok az bir bütçeyle bile çok güzel ve fonksiyonel ekolojik evler inÅŸa edilebilir.

 

Eda Elif Tibet: Bu konuda dünyadaki kültür mirası alanlarında gerçekleÅŸtirilmiÅŸ örnekler verebilir misin? 

Grzegorz Gorski: Otoritelerin mimari geliÅŸimi düzenleyebildikleri yegane sit alanlarından biri olan Tuna Deltası’ndaki bazı projeleri örnek verebilirim. Bu projeler, yerli materyallerin kullanıldığı ve geleneksel mimarinin ön planda tutulduÄŸu, kamp alanı ile otelden oluÅŸan projeler. Burası, her sene Uluslararası Anonimul Film Festivali’ne de ev sahipliÄŸi yapan Sf. Gheorghe köyünde yer alıyor. Bu yapılar,  yöresel mimari ve doÄŸal çevreyle uyum içinde.


Eda Elif Tibet: Türkiye’de bu konuya ilgi duyanlar olursa yardımcı olur musun? 

Grzegorz Gorski: İnsanlar doğanın bir parçası. Doğal evlerde yaşamak, kaybettiğimiz dengeyi ve bütünlüğü geri kazanmada ve dengelemede büyük önem taşıyor. Bu nedenle çevre dostu mimarinin gelişmesi benim için çok önemli. Tüm bilgi birikimimi ve deneyimlerimi yerli idarecilerle ve kendi eko-binalarını hayata geçirmek isteyen kişilerle paylaşmaya hazırım. Tasarım ve yapım aşamasında danışmanlık verebilirim. Çeşitli atölye ve eğitim çalışmalarıyla bu konuda hevesli olanların gelişmesine yardımcı olabilirim.

 

 

Okunma Sayısı Okunma Sayısı: 59244 Eklenme Tarihi Tarih: 2013-05-30

Kerpiç tuğlalar
Kerpiç tuğlalar
Saman balyalarından duvar
Saman balyalarından duvar
Toprak kaplama çalışması
Toprak kaplama çalışması

Çatı
Çatı
Kaplama
Kaplama



Grzegorz Gorski
Grzegorz Gorski
Tuna Deltası projeleri
Tuna Deltası projeleri
Tuna Deltası projeleri
Tuna Deltası projeleri
Tuna Deltası projeleri
Tuna Deltası projeleri
Tuna Deltası projeleri
Tuna Deltası projeleri



    Kapadokya Sanat ve Tarih MüzesiÂ’nde ebru sergisi açılacak

    KMYOÂ’dan yabancı dil kursları

    SHGMÂ’nin “Balon GPS Kayıtlarının Analizi” Genelgesi yayınlandı

    NevÅŸehir Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi hizmete açıldı

    AHÄ°KAÂ’dan mali destek alacak projeler belli oldu

    JMO NevÅŸehirÂ’den NERO üyelerine Kapadokya Jeolojisi semineri

    Mehmet Zeki Tekiner, öldürülüşünün 34. yılında NevÅŸehirÂ’de anılacak

    KronenbergÂ’in “Yürümek ve Yok Olmak” filmi Ankara'da gösterilecek

    GöremeÂ’de “Resim Çalıştayı” baÅŸladı

    Uvercinka Sanat KahvesiÂ’nde Yasemin Konuralp fotoÄŸraf sergisi

    ZakkumÂ’dan coÅŸkulu mezuniyet konseri

    Güray MüzeÂ’de “Müzelerde TeÅŸhir, Tanzim ve Aydınlatma” semineri

    GülÅŸehir TOKÄ° inÅŸaatında ortaya çıkan fosil yataklarında kurtarma kazısı yapılıyor

    Avusturyalı maceraperest Joe Pichler KapadokyaÂ’ya geldi

    Balon Slot Uygulama Talimatı revize edilerek yayınlandı

    Limon ile Zeytin müzikali KapadokyaÂ’da

    NiÄŸde ÃœniversitesiÂ’nden NeÅŸet Ertaş’ı Anma Konseri

    Ãœrgüplü ebru sanatçısı Naile Bozkurt TÃœRKEVÂ’in konuÄŸu olacak

    Zihinsel engellilerden resim ve seramik sergisi

    Almut WegnerÂ’den “Horoz Halayı” isimli resim ve seramik sergisi

    Willemijn Bouman, Topada çalışmalarını HollandaÂ’da sergileyecek

    Aksaray ÃœniversitesiÂ’nde “Osmanlı Döneminde Aksaray” konferansı

    Türkiye Turizm Konseyi konulu söyleÅŸi NEÃœ Turizm FakültesiÂ’nde yapılacak

    Türkiye, 2. Kez UNESCO SOKÃœM KomitesiÂ’ne seçildi

    Gülçin Pehlivan’ın “Tanrı’nın Kanatları” isimli kitabı yayınlandı

 1 ... 36  37  38  39  40  41  42 ... 73 


NevÅŸehir Hava Durumu
Seçimi Hatırla
İl Seç
İstatistik
Toplam : 112181031 ziyaretçi
Bugün : 43587 ziyaretçi
Dün : 708239 ziyaretçi
S. Yükleme Süresi : 0.4 sn

toplu mail


Copyright 2009 - Tüm hakları saklıdır. Sitemizdeki tüm fotoğraf, yazı, doküman ve düşünce ürünleri 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Kaynak gösterilerek dahi kopyalanamaz. Aksine davrananlar hakkında avukatımız aracılığı ile hukuki takibat yapılacaktır.
 

cappadocia@cappadociaexplorer.com