Alevi derneklerinin birleşmesinden oluşan “Dergahına Sahip Çık İnsiyatifi”, Alevi toplumu tarafından kutsal sayılan Hacı Bektaş Veli Dergahı'nda 04 Temmuz 2014 Cuma günü cem düzenledi. Alevi dedesi Mehmet Turan öncülüğünde dergahın içindeki Kırklar Meydanı’nda düzenlenen cem sonrasında meydan evi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, inançlara özgürlük ve eşit yurttaşlık bağlamında dergahın ücretsiz ziyarete açılması ve müze statüsünden çıkarılarak Alevilere verilmesi gerektiği vurgulandı. Polis gözetiminde gerçekleştirilen cem törenine İngiltere’de faaliyet gösteren Britanya Alevi Federasyonu’na (BAF) bağlı Gençlik Federasyonu üyeleri de katıldı.
Alevi dedesi Mehmet Turan, bu cemin 2. Mahmut'un 1826’da dergahı kapatmasından sonra Hacı Bektaş Veli'nin huzurunda yapılan ilk ibadet olması nedeniyle büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Burası bizim inancımızın merkezidir, kalbidir; ancak dergah olmaktan çıkarılmıştır. Benim inancıma göre pirimin manevi huzuru bulacağı yer böyle bir yer değil. Burası tadilat adı altında değiştirilip bozulmuş, oysa burası bizim ibadet yerimizdir, müze değildir" dedi.
Dergah ibadete kapalı, ancak içindeki cami ibadete açık ve ücretsiz
Dergahına Sahip Çık İnisiyatifi adına açıklama yapan İsrafil Erbil, Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın müze değil, Alevi inancının kalbi, serçeşmesi olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Bugün milyonlarca Alevi, dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir şekilde kendi dergahlarını ve inanç merkezini ancak ücret ödemek koşulu ile belirli gün ve saatler içinde ziyaret edebilmektedir. Hacı Bektaş Veli Dergahı, Alevi inancının kalbidir. Dergahın ibadete kapalı olması Alevi inancına vurulmuş ağır bir darbedir.
Dergaha ilk müdahale 1826 yılında Alevi önderlerinin sürgüne gönderilmesi ve postnişinliğe bir Nakşibendi şeyhinin atanmasıyla başlamıştır. Bu dönemde yapılan ilk icraat ise dergaha bir caminin eklenmesidir. Daha sonra 1925 Tekke ve Zaviyeler Kanunu gereği dergahta yapılan ibadetler tamamen yasaklanmıştır. Günümüzde ise dergah ibadete kapalı olmasına rağmen bu cami ibadete açık ve ücretsizdir. 1925’ten 1958 yılına kadar mülkiyetine, eşyalarına ve değerli el yazması kitaplarına el konularak o günkü Vakıflar İdaresi gözetimine, aslında yıkılışa terk edildi. Halen dergaha ait el yazması kaynaklar ve değerli eşyalar Türkiye’nin bir çok ilinde bulunan değişik müzelerde dağınık halde tutulmaktadır. Alevilerin dergahın ibadete açılmasına yönelik yoğun talepleri karşısında merkezi idare 1964 yılında dergahı sadece ’müze’ olarak açmıştır. Bu hali ile Kültür Bakanlığı gözetiminde bir ticarethane olarak işletilmektedir.
Dergahın mevcut hali, restorasyon bahanesiyle yapılan tadilatlar da göz önüne alındığında bilinçli olarak Alevilere karşı uygulanan asimilasyon programının bir parçası olduğunu ayan beyan gözler önüne sermektedir. Bu durum insan hakları ve evrensel hukuk açısından bakıldığında da bir inanç katliamı ve zulümdür. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Alevi örgütleri ve diğer Alevi kesimlerinin de yıllardır dile getirdikleri talepler doğrultusunda, Hünkar-ı Pir Bektaş Veli Dergahı ve diğer Şah Kulu, Karaağaç gibi tüm Alevi dergahları, kurumları gerçek sahibi olan Alevilere devredilmelidir.”
Hacıbektaş eski belediye başkanlarından Hacı Bektaş Veli Derneği Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Özcivan ise “Bugünkü açıklama, yıllarca inanç özgürlüğü bağlamında yapılan mücadelenin bir parçasıdır. Burası bir inanç merkezi olduğu halde statüsü müzedir. Müzelikten çıkarılıp inanç merkezine dönüştürülmesi ve aynı zamanda Alevi toplumuna devredilmesi konusunda yapılan masumane bir eylemdir. Umarım kamuoyu ve ülke yöneticileri bunu duyar” dedi.
“Talebimiz, bütün Alevi dergahlarının iade edilmesidir”
Britanya Alevi Gençlik Federasyonu Başkanı Ruhi Altun, amaçlarının birilerini rahatsız veya taciz etmek olmadığını, sadece Alevilere ait dergahlara sahip çıkmak olduğunu ifade etti. Altun sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dergahlarımızı geri istiyoruz. Bugün hangi kiliseye veya camiye parayla giriliyor? Cem ibadeti yapıyoruz, başımızda 50 tane sivil polis var, burada çekim de yapıyorlar. Talebimiz, bütün Alevi dergahlarının iade edilmesidir. İngiltere’de İngiliz çocuklarına dahi Alevilik dersi verilebiliyor. Avrupa’nın en büyük Cem Evi’ni orada inşa ediyoruz. İnşaata halkımızın yanında İngiliz hükümeti de sahip çıkıyor. Avrupa’da insani taleplerimize destek alıyoruz ama binlerce yıldır yaşadığımız Türkiye’de hala cem evleri ibadethane olarak yasal statüye bile kavuşamadı.”
İzinsiz ceme polis müdahale etmedi
Devlet makamları bilgilendirilmeden izinsiz gerçekleştirilen ceme polis müdahale etmezken, emniyet görevlileri cemi izlemekle yetindi. Hacı Bektaş Veli Dergahı müze kapsamında bulunduğu için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan izin alınması gerekiyor. İsrafil Erbil, cem için izin alınmaması konusunda “İbadetimizi yerine getirmek için kimseden izin almamız gerekmiyor. Aleviler kendi haklı talebini kendileri karşıladı” dedi.
Hacı Bektaş Veli Dergahı
Hacı Bektaş Veli Dergahı, Alevi-Bektaşi öğretisinin olgunlaştığı 14. yüzyılda Selçuklu Dönemi’ndeki adı ‘Hacim köy’ olan Hacıbektaş’ta kuruldu. Orhan Gazi, 1. Murad, Yıldırım Bayezid ve Yavuz Sultan Selim dönemlerinde yapılan eklerle genişletildi. 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı kapatıp, Bektaşiliği yasaklayan Sultan 2. Mahmut, çıkardığı 11 Ocak 1827 tarihli fermanla, “Anadolu'daki bütün Bektaşi tekkelerinin türbe mahalleri hariç bütün binalarının yıktırılmasını; eşya, emlak ve diğer gelirlerine el konulmasını” emretti. Birçok Bektaşi tekkesi camiye dönüştürülerek Nakşibendi tarikatına mensup şeyhlerin idaresine bırakıldı. 1839'da tahta çıkan 1. Abdülmecid Dönemi’nde Bektaşi tekkeleri yeniden canlandı. Sultan Abdülaziz, 1862'de İstanbul'dan gönderdiği mimarlar ile yapı topluluğunu ve türbeleri onartmış, Sultan II. Abdülhamit ise 1895'te dergahı genişleterek bugünkü durumuna gelmesini sağlamıştır.
30 Kasım 1925'te yürürlüğe giren Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu’yla kapatılan Hacı Bektaş Veli Dergahı, 06 Ağustos 1964'te müze olarak yeniden ziyarete açıldı (Kaynak: Vatan ve Milliyet gazeteleri).
Fotoğraf: Hacı Bektaş Veli Derneği